Gazze soykırımının yeni aşaması
15 Eylül 2020’de Beyaz Saray’ın bahçesinde dört kişi ince uzun bir masanın başında oturup bir anlaşma imzaladılar. Sıcak bir Eylül günüydü ve bahçede dünyanın en çatışmalı bölgelerinden seçkinlerinden oluşan çok küçük bir katılımcı heyeti vardı. Herkesin yüzü gülüyordu. İbrahim Anlaşmaları adını verdikleri bu anlaşmanın giriş cümleleri şöyleydi.
“Biz aşağıda imzası bulunanlar, Orta Doğu'da ve dünyada karşılıklı anlayış ve bir arada yaşama, insan onuruna ve din özgürlüğü de dahil olmak üzere özgürlüğe saygı temelinde barışın korunması ve güçlendirilmesinin önemini kabul ediyoruz.
Üç İbrahimî din ve tüm insanlık arasında barış kültürünü geliştirmek amacıyla dinler ve kültürler arası diyaloğu teşvik etme çabalarını teşvik ediyoruz.”
Trump, Netanyahu ve BAE Dışişleri Bakanı ile Bahreyn Dışişleri Bakanı arasında imzalanan bu anlaşma Trump’ın ilk başkanlık dönemi eseriydi.
Bugün bu konuyu tekrar hatırlatmamın nedeni; bu anlaşma ve perde arkasındakilerin muhtemelen bu yılın sonuna kadar Gazze’de gerçekleştirmeyi düşündükleri planın ipuçlarını veriyor olması.
İbrahim Anlaşmaları’nın perde arkasındaki isimler önceki yazımda bahsettiğim ve ABD Başkanı ile geçtiğimiz Çarşamba Gazze’nin geleceği için toplanan ekiple aynı.
Ron Dermer, Jared Kushner ve Tom Friedman. Friedman son toplantıda yoktu ama kendisi bu ekibin önemli bir parçası.
Bu üç ismin en kritik özellikleri ABD doğumlu Yahudi olmaları. Her biri ABD’de doğup büyüyen insanlar ama hayatlarını, kariyerlerini, paralarını ve tüm ilişkilerini İsrail’e adamış isimler.
Çoğu zaman Netanyahu’dan bile daha sert Siyonist fikirlere sahipler. Ve üçünün de en temel özelliği ABD Başkanı Trump ile birlikte Netanyahu ile de çok yakınlar. Birbirlerinin evlerinde konaklayan sıkı aile ilişkilerine sahipler.
İşte, İbrahim Anlaşmaları’nın arkasındaki isimler bugün o anlaşmaların devamı niteliğinde Gazze'de bir planı ilerletiyorlar.
Meseleyi biraz derinleştirelim.
Önce tarih.
İsrail devletinin kurulmasından sonra Arap hükümetleri İsrail’e diplomatik tanımayı kesin bir dille reddettiler. Sonraki yıllarda birkaç savaş da yaşandı biliyorsunuz. Altı Gün Savaşı, Yom Kippur Savaşı gibi.
Savaşlar sonrasında anlaşmalar dönemine girildi. İlki en meşhur olanı Mısırlı Enver Sedat döneminde yapılan anlaşma oldu. Bu anlaşma sonunda Sedat ile İsrail Başbakanı Begin’e Nobel Barış ödülü verildi. İki isim birlikte bu ödülü aldılar.
Sonrasında İsrail ile FKÖ arasında barış görüşmeleri başladı ve anlaşmalar imzalandı. Arafat döneminde imzalanan anlaşma yine İsrailli ve Filistinli siyasilere Nobel Barış ödülü getirdi.
1994’te Mısır’dan sonra bu kez Ürdün, İsrail ile anlaşma imzalayan ikinci Arap devleti oldu. Bu da yine ABD arabuluculuğunda Beyaz Saray’daki bir toplantıyla imzalandı.
Tıpkı diğer tüm anlaşmalar gibi yani.
Bu anlaşmaların en temel misyonu İsrail ile Arap devletleri arasındaki ilişkinin normalleşmesi oldu hep. Bunun da en kritik sac ayağını da Filistin oluşturdu........
© Habertürk
