Avrupa’daki Türk ve İslâm Fetihlerinin tarihsel seyri
Türklerin Avrupa’yı fetih sürecinin birinci aşaması Hunların, bilhassa da Attilâ’nın hükümdarlığı döneminde gerçekleşirken Avrupa’daki Türk fetihlerinin ikinci evresi Osmanlılarla gerçekleşmiştir.
Avrupa’nın Müslümanlarca fetih sürecine bakılacak olursa ilk fetih süreci Müslüman Araplar tarafından gerçekleştirilirken İslam fetihlerinin ikinci süreci Müslüman Türkler tarafından sürdürülmüş, Osmanlı İmparatorluğu İslam’ın fetih sancağını götürebileceği en ileri uçlara kadar götürmüştür.
Şimdi Türklerin ve Müslümanların Avrupa’daki hakimiyet evrelerini daha detaylı ele alalım:
Türklerce Avrupa’nın fethine başlanması Büyük Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Çin esaretine girmek istemeyen Türk boylarının batıya doğru göç etmeleriyle mümkün olmuştur. Orta Asya’da Kuzey Hun Devleti’nin yıkılışından sonra (M.S. 216) bazı Türk boyları batı yönünde hareketlenerek Seyhun Nehri’nin batısında, Kuzey Kafkaslar’da ve Dinyeper Nehri civarında yerleşmişlerdir.
IV. yüzyıl ortalarında Aral Gölü ile Hazar Denizi arasında yerleşen Hun boyları 374 yılında İtil/Volga Nehri’ne kadar uzanan bölgeye de yerleşmeye başladılar. Aynı dönemde Karadeniz’in kuzeyinde Germen kavimlerinin iki kolu yurt tutmuştu. Bunlardan Ostrogotlar (Doğu Gotları) Don ile Dinyeper Nehirleri arasında, Vizigotlar (Batı Gotları) ise bu coğrafyanın batısında yerleşmişlerdi. Diğer yandan gene Germen kavimlerinden olan Gepitler Galiçya’da, Vandallar ise bugünkü Macaristan’da bulunmakta idiler. Bu dört ana grubun dışında Germen, İranlı, Slav ve benzeri yirmiye yakın topluluk aynı coğrafyanın değişik bölgelerinde varlıklarını sürdürmekte idiler.
Orta Asya’dan kopup gelen Hun Türkleri’nin 374 yılında Balamber/Balamir komutasında bölgeye girerek aynı yıl Ostrogotlar’ın 375 yılında da Vizigotlar’ın devletlerini yıkması bu Germen kavimlerinin batıya göç etmelerine sebep olmuştur. İspanya’ya kadar ulaşan bu büyük göç tarihte “I. Kavimler Göçü” olarak bilinmektedir.
“II. Kavimler Göçü” olarak vurgulanan olay ise V. yüzyıl başlarında Uldız/Yıldız komutasındaki Hun kuvvetlerinin Vandallar’ın bir bölümü ile Vizigotlar’ın İtalya’ya göç etmelerine sebep olan akınlardır.
Türklerin akınlar halinde Avrupa’ya girdiğini gören Avrupa kavimleri yer değiştirmeye başlamış ve I. ve II. Kavimler Göçü günümüz Avrupa’sının etnik yapısının şekillenmesinde büyük rol oynamıştır. İspanya’ya göç eden Vandal, Alan, Süeb ve Vizigot toplulukları, İspanya’nın yerli halkı ile karışmak suretiyle bugünkü İspanyollar’ın ilk ataları olmuştur. Aynı şekilde Angıllar ve Saksonlar, Britanya Adaları’na sığınarak buranın yerli halkı ile karışıp İngilizler’in atalarını oluşturmuşlardır.
Ayrıca dini ritüel, töre, kılık kıyafet ve savaş kuralları, taktikleri olarak yaşanan etkileşim bakımından bir nevi bugünkü Avrupa’nın temelleri atılmıştır.
İlaveten bu göçler ve yer değiştirmelerden topraklarının akınlara maruz kalmasıyla çok menfi biçimde etkilenen Roma İmparatorluğu ikiye ayrılmış ve devam eden bu akınlarla bir süre sonra Batı Roma İmparatorluğu yıkılmıştır. 375’te vuku bulan ve ilerleyen yıllarda da süren tüm bu olaylar silsilesi, tarihe ‘‘Kavimler Göçü’’ olarak geçmiştir. Kavimler Göçü sonucu da Avrupa’da ilk Türk devleti olan Batı Hun İmparatorluğu kurulmuş ve 469 yılına değin varlığını sürdürmüştür.
Hunlar, 374-375 sürecinde liderleri Balamır’ın idaresinde 374 senesinde Volga Irmağı’nı geçerek garba doğru harekete başlamışlar, hükümdar Valens ile münasebete girişmişlerdi. Ardından gerçekleşen çarpışmalarda Alanların üzerine hücum ederek onları da kendilerine iltihaka mecbur eden Hunlar, bu başarıdan sonra Gotlar üzerine hücum etmişlerdi. Karadeniz’in kuzeyindeki Ostrogot Devleti’ni kendilerine tâbi kılma başarısını da gösteren Hunlar, kısa zaman sonra da Tuna nehri boylarında görünmüşlerdir.
Bütün doğudan gelen bozkır kavimleri gibi Hunlar da, Tuna ve Tisa Irmakları arasındaki ovalık, sulak ve münbit sahayı yerleşmelerine uygun bir yer olarak seçerler. Zira burası, Karadeniz’in kuzeyinden İç-Asya’ya kadar uzanan uçsuz bucaksız bozkırların son uzantısı idi.
Yine bu saha, Galya’ya, Morava’ya, Bizans’a giden yolların da müsait bir hareket merkezi idi. Bu zamandan başlayarak IV. yüzyıl sonunda ve V. yüzyıl başında Bizans ve Batı Roma üzerine akınlar yaparlarsa da, devletin ağırlık noktası hâlâ Güney-Rusya’da ve Don Nehri’nin ötesinde bulunuyordu. Batı Hun ülkelerinin hükümdarı 400 sıralarında Uldız/Yıldız idi, doğuda ise Karaton hüküm sürüyordu. Karaton, 412’den sonra bütün Hunlar’ın hükümdarı olmuştur.
Hunlar, önce Karpatlar havzasında yaşayan kavimlere hâkimiyetlerini tanıtırlar. V. yüzyıl başında ise Hun orduları Pannonia’nın bir kısmını ele geçirir, Roma topraklarına ve Bizans arazisine tehlikeli akınlar yaparlar. Daha sonraki yıllarda İllirya’ya ve Trakya’ya kadar ilerleyen Hunlar, Bizans İmparatorluğu’nu ağır bir vergi karşılığında sulh yapmaya zorlarlar. 428 yılında Franklarla çarpışan Hunlar, buradan Ren nehri boyunca aşağı inmiş ve Britanya’ya geçmişlerdir. Hunlar 430, 435 yıllarında Burgundlarla muharebeler yaparlar. Hun İmparatorluğu’nun bu sıralarda bugünkü Hollanda ve Danimarka arazisine kadar eriştikleri bilinir.
445’de tek başına hükümdar olan Attilâ bütün Pannonia’yı ele geçirir, Tuna Nehri üzerinde bulunan ve Trakya’daki Bizans kalelerini tahrip eder, bu esnada Bizans’a yine ağır bir vergi yükleyen bir antlaşma yapılırsa da, sulh kısa ömürlü olur. Attilâ artık, Ren Nehri kıyılarından Volga Nehri’ne kadar uzanan çok geniş bir devletin hükümdarıdır. Fakat, 447 yılından sonra Batı Roma İmparatorluğu üzerine yönelir. Balkan Yarımadası’nın kuzey tarafı Termopillere kadar Hun akınlarına uğrar. Bizans elçileri bu sırada birbiri ardından Attilâ’nın karargâhını ziyaret ederler.
Attila’nın gayesi büyük Roma İmparatorluğu’na karşı büyük bir Hun İmparatorluğu kurmaktı. Bunun için şarkta Hunlarla birlikte gelmeyen ve oralarda kalan kavimleri itaate almak her şeyden evvel hükümdarlığı Hun ırkından olanlarla kuvvetlendirmek istemişti. Şarkta Hun ırkından olan ve Balamir ile birlikte garba haraket etmeyen Ağaçeriler bulunuyordu.
Karadeniz’in şimalinde oturan Ağaçeriler hakkında Selçukname’de şu satırlar vardır: “Bu at kadim uleyyamda yoğmuş, şul vaktinki Oğuz kavimleri bu memleketlere gelmişler, anlardan bir taifeki anların yurtları ormanlu, bişelu yerlere duşdi. Bu adla mevsum oldılar: yani bişe eri.”
Attila, büyük Roma İmparatorluğu’na karşı tesis etmeyi amaçladığı büyük Hun İmparatorluğu için Galya’ya karşı yaptığı 451 yılı büyük seferinden sonra ertesi yıl İtalya üzerine yürümüştür.
Ren’i geçerek Galya’ya (Fransa) girdi. Metz ve Reims şehirlerini aldı. 24 Haziran 451’de, Orléans şehri yakınlarında, Batı Roma ile müttefiki Batı Gotlarının büyük ordusunu karşıladı. Çok kanlı geçen ve iki taraftan 165.000 zayiatla neticelenen meydan muharebesinden, iki taraf da kesin netice alamadı.
Ertesi sene doğrudan doğruya İtalya üzerine yürüyen Attila, Gallia seferinden memleketine döndüğü vakit her tarafa haber göndermiş, yeni bir ordu toplamış ve bu sefer doğru İtalya üzerine hareket etmişti. Attila’nın İtalya üzerine hareketi bütün Romalıları korkutmuştu. Attila ordusuna karşı koyamayacağını gören Aetius hükümdar Valentinian’a İtalya’yı terketmeyi tavsiye etmiş, fakat bu tavsiyesi şayanı kabul görülmemişti. Bunun üzerine Aetius hem Ravenna’yı hem de Roma’yı aynı zamanda müdafaa etmeye imkân bulamadığından hükümdarı Roma’ya getirmiş, şehrin kale duvarlarını takviye ederek burada müdafaa vaziyeti almıştı. Bu esnada şarki Roma İmparatorluğu’na da sefirler........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein