menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

**İslam’ı Müslümanlardan Nasıl Koruyacağız...**

14 9
24.10.2025

Sevgili dostlar,

Yirmi beş yıldır yurt dışında yaşıyorum. Bu süre içinde birçok ülke gezdim, farklı inançlardan, farklı kültürlerden binlerce insanla tanıştım.
Amerika’da, Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da öyle vicdanlı, öyle adaletli insanlar gördüm ki, içimden sık sık şu cümle geçti:

> “Keşke bu kişi Müslüman olsaydı; İslamiyet ona ne güzel yakışırdı.”

Dünyanın dört bir yanında sonradan Müslüman olmuş insanlarla tanıştım; bazılarının Müslüman olma yolculuğuna tanıklık ettim.
Bu süreçler öylesine derindi, öylesine öğreticiydi ki, insan bazen kendi kendine sormadan edemiyor:

> “Ben mi onun Müslüman olmasına vesile oldum, yoksa o mu benim Müslümanlığımı yeniden tanımama vesile oldu?”

Çünkü bazen bir insanın hidayet hikâyesi, senin kendi inancına yeniden ayna tutar.

Sonradan Müslüman olanlar — yani “revert” kardeşlerimiz — çoğu zaman Müslüman doğanlarla tam olarak anlaşamazlar.
Çünkü onlar, bazı Müslümanların bizzat İslam’a ve Müslümanlığa zarar verdiğini düşünürler.
Ve sıkça şu cümleyi kurarlar:

> “Biz şimdi Müslüman olmayanlara İslam’ı mı anlatalım, yoksa önce Müslümanlardan İslam’ı mı kurtaralım, şaşırdık…”

Bir gün sadece sonradan Müslüman olanlardan oluşan bir mescitte bulunmuştum.
Oradakiler bana şöyle demişti:

> “Siz doğuştan Müslümanlar, dininizden zevk almıyorsunuz. (You don’t enjoy your religion.)
> İslam’ı gayrimüslimlere anlatmak yerine, birbirinizi daha iyi Müslüman yapmak için uğraşıyor, bu uğurda birbirinizle kavga ediyor, savaşıyor hatta birbirinizi öldürüyorsunuz.
> Siz böyle birbirinizi yerken, gayrimüslimler ve inançsızlar dünyada cirit atıyor.”

Meydan onlara kalıyor...

Örneğin, İslam Afrika’ya 12. yüzyılda ulaşmışken, Hristiyanlık tam beş asır sonra, 17. yüzyılda gitmiştir.
Bugün Afrika’da Müslümandan çok Hristiyan varsa, bunun sebebini Müslümanlar kendilerine sormalıdır.
“Ben kaç gayrimüslime İslam’ı anlattım?” sorusunu herkes önce kendi vicdanına yöneltmelidir.

Size bizzat tanıklık ettiğim bir örnek anlatayım…
Christina, İslam’ı araştırıp Müslüman olmaya karar veren Amerikalı bir hanımefendiydi.
Yaşadığı kasabada bir tek Müslüman bile yoktu ama o yine de başörtüsünü takıp ibadetine başlamıştı.
Bir gün beni ağlayarak aradı.
Boston’daki bir camiye gitmiş, namaz kılmak ve imamla tanışmak istemiş.
İmam ona evli olup olmadığını sormuş, sonra da eşinin Müslüman olup olmadığını.
Christina “Hayır, eşim Müslüman değil.” deyince, imam ona şu sözleri söylemiş:

> “O zaman sen her gün zina işliyorsun. Ya eşin Müslüman olacak ya da ondan ayrılacaksın.”

Christina bana ağlayarak,

> “Bruce, benim otuz yıllık kocam, çocuklarımın babası...
> Ben........

© Habername