menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Camiler, Din Gönüllüleri ve Mü’minin Sorumluluğu

12 0
08.10.2025

Değerli Dostlar

Bilindiği üzere, her yıl Diyanet İşleri Başkanlığımız 1–7 Ekim tarihleri arasında kutlanan Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın bu yılki teması “Peygamberimiz, Cami ve Namaz” olarak belirlendi. Bu anlamlı haftada, camilerin toplumsal işlevi, cemaatle ilişkileri ve din hizmetlerinin görülme biçimi tekrar vurgulanacak; insanımız hem mecazî hem fiilî olarak dînî değerlerle hemhal olmaya davet edilecektir.

Fakat ben bugün, bu haftayı “bir kutlama” olarak geçiştirmekten öte, bir çağrı vesilesi hâline getirmek istiyorum. Çünkü benzerini Giresunlu Duayen araştırmacı yazar, SEBÎLÜRREŞAD Dergisi Giresun İl Temsilcisi Ahmed Çıtlakoğlu Beyefendi de ifade etmiş; “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” adının, “Camiler, Din Gönüllüleri ve Cemaat Haftası” olarak genişletilmesi; hatta “din görevlisi” terimi yerine “din gönüllüsü” ifadesine geçilmesi gerektiğine işaret etmiş. Kanaatimce daha önce de değişik vesilelerle dile getirilen nu öneri, bizim düşünce ufkumuzu genişletecek, bize din - cemaat ilişkisini yeniden kurgulama fırsatı sunabilecektir.

https://www.facebook.com/100001962144445/posts/pfbid021ezP6tfSH4KQHs5VXM72X2RyNmwdju5BGVrdyN1BDwAtz3P5ee9wJcoeTXdUFtyjl/?app=fbl

“Din Görevli” mi? “Din Gönüllüsü” mü? Kelime, Mana ve Hakikat

Kıymetli Kardeşlerim

Bir an şöyle düşünelim: “Görevli” denince aklımıza mecburiyet, resmi bir pozisyon, belirli sınırlar; “gönüllü” deyince ise sevgi, gönül işi, fedakârlık, içten gelen bir irade gelmiyor mu… Bir kişinin “dinî hizmeti” yalnızca görev olarak, mevzuatla çizilmiş sınırlar içinde yapması ne kadar yeterli ve doğru olabilir? Zaten Çıtlakoğlu beyefendinin önerdisi uygulandığında, “din gönüllüsü” teriminin benimsendiğinde, din hizmeti yalnızca resmi kurumlarla sınırlı olmayacak; bu kavram toplumu imanla yoğuran, irşat eden gönüllü iradeleri öne plana çıkaracaktır.

Bu yaklaşımın temel ilkesi şudur: Her Müslüman bir ölçüde dinin gönüllüsüdür. Din, yalnızca cami ve medrese içinde temsil edilmez; dinin misyonu, hayatın her alanında hayata geçirilmelidir. O halde, camideki imam, vaiz, müezzin sadece “din görevlisi” değil, birer din gönüllüsüdür. Ayrıca, nefsiyle, kalbiyle imanla mücadele eden her Müslümanı, dini ve inancını yaşayarak topluma ışık tutan bir din gönüllüsü kabul etmek gerekir. Bu zihniyet farkı, din hizmetini reel olarak yaygınlaştırır, sahayı genişletir. Resmî görevi olmayan kişi “ben din işleriyle ilgilenmem” diyemez; çünkü herkesin kendi........

© Habername