NEZAKET FARZ MIDIR?
Okuduğum yazıda, bir cümle çarptı gözüme. Aldığım notlardan; “Nezaket farz mıdır?”
Üzerinde düşünürken, günlük hayatın hayhuyu önüme düşmeye başladı. Sabah gözümüzü açıp gördüğümüz hane halkı ile iletişimimiz nasıl başlıyor diye düşündüm. Günün her saatinde ihtiyacımız olan nezaket, kibarlık, incelik, hassasiyet gibi kavramları hatırlattı bana.
Efendimizin, ‘Temizlik imandandır’ Hadis-i Şerifi toplumda yüzeysel anlaşılıyor. Hassaten bizim kadınlarımız bunu görünenin temizliği olarak anlama konusunda obsesif bile olabilirler. Vesvese derecesinde beden, ev, eşya ileiletişimlerini iyi tutmaları, içimize dönme konusunda biraz daha geride bırakmış olabilir toplum olarak bizi.
Nezaket ve nezafet birbirine çok yakın ve tamamlayıcı unsurları taşıyan iki kelime olarak hayatımızın tam ortasında duruyorlar.
Bir defasında bir arkadaşa giderken evdeki çüpü almıştım. Atacak bir yer bulamadım arkadaşa gidene kadar. Kapının önüne koyup eve dönerken bir konteyner bulurum umuduyla elime aldım otobüsle döndüm yine atacak bir konteyner bulamayınca eve getirip evdeki çöp kutusuna attım.
Tam bu durumdan şikayet edecektim ki, okuduğum bir cümle imdadıma yetişti. ‘Elindeki çöpü atacak bir yer bulamayıp eve geri getirmek bir medeniyet ölçüsü’ imiş. Sevindim öyle ya sokağa atmadım, bir duvar dibine terketmedim.
Sanıyorum Çocuk Kalbi adlı kitapta geçen bir cümleydi ‘Oğlum sokağa hürmet et’ diyordu.
Sokağa hürmet olurda insana olmaz mı?
Ashabıyla otururken önlerinden geçen bir cenazeyi görünce saygıyla ayağa kalkan Efendimiz’e ‘Ya Rasulullah o bir yahudi cenazesidir’ dendiğinde, ‘olsun insandır’ buyurmuştu.
Ölüsüne saygı duyulan insanın hayattayken saygıya layık olması, Kur’an’ın diliyle Allah’ın yeryüzündeki halifesi olması dolayısı iledir. Yaratıcının en yegane muhatabı olan insan önce kendisine değer vermeli ve kendi değerini başkasının oluşturmasını beklememelidir.
Çok yaygın bir davranış biçimi olarak başkalarının davranışlarından etkilenmek, sanıldığının aksine kişinin değil davrananın değerini........
© Habername
