Halk, Muhalefet ve Siyaset Çıkmazının Kirli Yüzü
Siyasi Aktörlerin Çelişkili Stratejileri ve Muhalefetin Zaafları
Türkiye siyasetinde Öcalan figürü, hem düşman hem kahraman olarak kullanılıyor. “Öcalan’a söverek iktidar oldunuz, şimdi överek kalıyorsunuz” diyenler, çelişkinin tam ortasındalar sanki. İktidar, halkın gözünde bu ikilemle oynarken, muhalefet net cevaplar veremiyor. Muhalefet ise sadece yetersiz değil, kendi içinde çatışmalarla boğuşuyor. “Dürüm sarma” siyasetiyle yüzeysel çözümler sunanlar, halkın güvenini yitirmiş durumda. Komisyonlarda yaşanan ihanet algısı, ittifak krizleri ve net duruş eksikliği, muhalefetin neden sürekli yenildiğini açıklıyor. Bu yapısal zaaflar, halkın muhalefete olan inancını zedeliyor ve siyasi rekabeti zayıflatıyor. Tüm bunlar Türkiye’nin geleceği için hiçte iç açıcı değil.
Halkın Bilinç Durumu ve Toplumsal Öfkenin Yansımaları
Halk, siyasi süreçte pasif seyirci değil; karmaşık bilinç ve körlük arasında sıkışmış durumda. Cehalet, dalkavukluk, fanatizm ve ideolojik körlük, halkın siyasi tercihlerinde belirleyici oluyor. Seçmenlerin siyasi partilere olan güveni, aidiyetleri ve manipülasyonlara karşı savunmasızlığı, seçim sonuçlarını şekillendiriyor. Sessizlik ve tepkisizlik, siyasi sonuçlarda kritik rol oynarken, halkın kendi içindeki çelişkiler de derinleşiyor. Sert, argo ve provoke edici ifadeler, toplumun derin öfkesini ve umutsuzluğunu yansıtıyor. Bu dil, ülkenin siyasi ve sosyal durumunu doğru anlamak için kritik. Toplumsal gerilim ve kutuplaşma, bu tür ifadelerle daha da görünür hale geliyor.........
© Habererk
