menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Er meydanı

16 21
29.06.2025

Orhan Gazi’nin büyük oğlu Süleyman Bey önemli bir komutandı.

Devleti Trakya’ya taşıyan isimdi.

Gelibolu fatihiydi. Karesi yöresinden getirdiği konar-göçer Türkmenleri yerleştirerek bölgenin fethini sağlamıştı.

Edirne’den öteye uzanan keşif akınları yapmış, sonraları Avrupa’ya uzanacak fetihlerin altyapısını hazırlamıştı.

Bu akınlar esnasında yaşanan bir olay, yaptığı fetihlerin ötesinde bir etki bırakacak, yüzlerce yıl sürecek bir geleneğin de başlangıcı olacaktı.

Rivayete göre 1357 yılıdır. Rumeli akınlarına katılan birliklerden biri, bugün Yunanistan sınırlarında kalan Samona çayırlığında mola verir. Kırk yiğit burada güreşe tutuşurlar. Saatlerce süren güreşte, kardeş olan iki pehlivan bir türlü yenişemez. Mola sona erer, toplanıp yollarına devam ederler. Birkaç gün sonra Edirne yakınlarındaki Ahıköy çayırında bir mola daha verirler. Yenişemeyen iki kardeş yeniden güreşe tutuşurlar.

Bütün gün güreşip yine yenişemezler. Gece olur, fener ve çıraların ışığında güreşmeye devam ederler. Ta ki dermanları tükenip solukları kesilinceye kadar... Sonunda yorgun bedenleri takatten düşer, yere yığılıp, yan yana can verirler.

Akıncı birliği, iki kardeşi bir çınar ağacının altına gömerek yoluna devam eder.
Aradan dört yıl geçer.

1361 yılında Edirne fethedilir. İki kardeşin amansız güreşine şahit olan akıncılar, onları defnettikleri yere giderler. Dev çınar ağacının altındaki mezarlar öylece durmakta, ikisinin arasından gür bir pınar akmaktadır. Olay kısa zamanda duyulur. Dilden dile gezip kulaktan kulağa yayılarak bir efsaneye dönüşür. Halk orada yatanların anısına bölgeye “Kırkpınar” adını verir.

Edirne’yi zapt eden Murat Hüdavendigar’ın yaptığı ilk iş, Pehlivanlar Tekkesi açmak olur. Kırk yiğidin hatırasına, Kırkpınar Güreşlerinin başlaması da bundan sonradır.

....................

Türk tarihi, okçuluğun ve biniciliğin olduğu gibi güreşin de tarihiydi.

Fiziki gücü zekâyla birleştiren bu uğraş, Orta Asya steplerinden Avrupa ovalarına uzanan binlerce yıllık serüvenin ayrılmaz parçası, barış günlerinin eğlencesi, savaşa hazırlığın önemli bir unsuruydu. Türk kültürünün anane ve töresinin sembolüydü. Toyların, düğünlerin, bayramların ve zaferlerin vazgeçilmeziydi.

Türklerin Orta Asya’da geliştirip

© Haber7