Bir diriliş ve direniş iklimi; Kurban Bayramı günleri
Şimdilerde dünya, oldukça hızlı bir sosyal değişimin gergefinde nefes soluyor. İnternet temelli teknoloji kullanımı hayatları tamamen esir almış durumda. İnsanların kendilerini ifade etme biçimleri sosyal ağlar tarafından yönetilirken insanların ilişki kurma biçimleri de giderek sanallaşıyor.
Bütün bu olup bitenler neticesinde bir taraftan insanı koruma çemberine alan aile, akrabalık gibi güçlü yapılar peş peşe bozulurken öte yandan tarihsel hafızalarımızı muhafaza eden geleneklerimiz hızla çözülüyor.
Böylesine tarumar olan sosyal hayatlar karşısında Müslümanların çok büyük direnç noktaları var ki bunların başında Kurban Bayramı günleri geliyor. Her geçen gün biraz daha sanallık uçurumuna yuvarlanmakta olan sosyal hayatlarımız için Kurban Bayramı günleri hem muhkem bir direnç noktası oluşturuyor hem de buna yönelik bir karşı duruş alanı olarak önümüzde duruyor. Öyle ki aylar öncesinden kurbanlık seçimiyle başlayıp teşrik tekbirleriyle taçlanan ve bayram namazıyla devam eden, ardından kurban kesimiyle ilerleyip fakir-fukaraya et dağıtımıyla zirveye ulaşan ve akraba ziyaretleriyle bereketlenen, canlı olduğu kadar heyecanlı da olan bu muhteşem insani süreç, Müslümanın hayatına dinamizm katmaya ve süreklilik kazandırmaya devam ediyor.
Kurban Bayramı günleri Müslümana sadece benlik ve bilinç aşısı yapmakla kalmıyor aynı zamanda Hz. Adem’den bu yana süregelen muazzam bir geleneğin ruhunu da yaşatıyor.
Köyden şehre göçtüğümüz günlerdi. Rahmetli babam bizi okutabilmek için şehre getirmişti. Kirada oturuyor ve kıt kanaat geçiniyorduk. Babam inşaatlarda çalışıyor ve kazandığı parayla ev yapacak bir arsa temin etmeye çalışıyordu. Bu yüzden her Kurban Bayramı gelince içimizde bir yandan bayram sevinci diğer yandan kurban kesemeyecek olmanın hüznü kol gezerdi. Nihayet........
© Haber7
