“Sürecin muhatabıyla görüşmeden ilerleme nasıl olacak?”
Başlığa tırnak içinde taşıdığım cümle, MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ait…
Dün, Meclis Grup toplantısında konuşurken, televizyonların altyazısına son dakika olarak düştü bu cümle.
Yazının ilerleyen bölümlerinde burayı açacağım.
Ama önce bir kulis aktarmak isterim.
Malum, Terörsüz Türkiye projesine karşı olanlar, mesafeli yahut şüpheyle bakanlar, şu soruyu gündemde tutuyor:
“Ne verdik de PKK silah bırakıyor?”
Meğer bir de bunun tersi bir durum söz konusu imiş.
Güvenlik kaynaklarının ifadesine göre, silah bırakma ve fesih kararı alan PKK içindeki bir takım gruplar da bu soruyu tam tersinden gündeme getirip, “Ne aldık da silah bırakıyoruz” diye sormuşlar.
Bu soruları bir yere kadar doğal karşılamak gerekir.
Ancak, bu ‘şablon soruların’ sürecin şimdiye kadar getirdiği kazanımları gölgelemesine de izin verilmemeli.
Neden mi?
Şundan dolayı:
Çünkü yeni, daha önce türüne rastlamadığımız gelişmeler var karşımızda ve bu yeni durumlara yeni gözle bakmak olup biteni doğru anlamak adına da önem taşıyor.
Şöyle ki:
27 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı, hem PKK’nın çoktan miadını doldurmuş bir örgüt haline dönüşmüş olmasına dönük vurgusu, hem de federalizm, özerklik gibi ayrılıkçılık çağrışımı yapan fikirleri denklem dışına itmesi bakımından........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein