Filistin duyarlılığı mı kayda geçme zorunluluğu mu?
1882 yılında Avrupa'dan kovulan yahudiler, kalıcı yaşam alanları inşa etmek için o zamanlar Osmanlı sınırları içerisinde yer alan Filistin'e hareket etti. Sayıları 25 bin civarındaydı. 1903 yılına kadar devam eden bu süreç Filistin'deki ilk organize ve "İdeolojik Yahudi Yerleşim Hareketi" olarak kayıtlara geçti.
1896 yılında siyonizmin temelleri Theodor Herzl ile atıldı, 1904-1914 yılları arasında 35 bin siyonist daha Filistin'in yolunu tuttu. Filistinliler ile yahudi gruplar arasında çatışmalar yaşandı, ilk işgal girişimleri bu tarihlerde başlamış oldu.
1917'de Balfour ile İngilizler siyonistlere devlet sözü verdi. Haganah, İrgun gibi bugün vahşiliklerine tanık olduğumuz İsrail ordusunun temelini atan terör örgütleri, 1948 yılına kadar en az 30 bin Filistinliyi katletti.
1948'den 1967'ye binlerce, o günlerden bu günlere yüzbinlerce Filistinli şehit edildi. Ancak hiçbirini dikkate almayalım. 7 Ekim'den bu yana katledilen resmi olmayan rakamlara göre 400 binin üzerindeki Filistinli şehidi de unutalım. Gördüğümüz tüm vahşet görüntülerini de..
Sadece 1 yıl öncesine, 2024 yılının Ağustos ayının ilk haftasına geri dönelim. 7 Günlük bilanço Gazze'de 164, Batı Şeria'da 9 şehit.
BATI "FİLİSTİN" DUYARLILIĞINDA NE KADAR SAMİMİ?
Bunları hatırlatmamızın sebebi, yıllardır sistematik katliama ve işgale maruz kalan Filistinlilerin dünya siyasetinde neden şimdi yer aldığını sorgulamak..
Batılı siyasetçilere haksızlık mı yapıyoruz acaba? İsrail soykırımını, Filistinlilerin bir asrı aşkın süredir uğradığı zulmü gerçekten bugünlerde mi fark ettiklerine inanmalıyız? Dünya liderlerinin samimiyetini sorgulamamız, olumlu cereyan eden hadiselere suizanla yaklaşmak mı sayılır?
Ya da bugün "Filistin'i tanıma" söylemleri kayda geçme zorunluluğundan mı........
© Haber7
