menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gazze politikalarına yönelik eleştirilere karşı tarihsel, dini ve stratejik bir değerlendirme

18 0
05.08.2025

Milat yazarı Ersan Ergür'ün bugünkü, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gazze politikalarına yönelik eleştirilere karşı tarihsel, dini ve stratejik bir değerlendirme" başlıklı yazısı şöyle:

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Filistin meselesine dönük olarak Gazze özelinde izlediği politikaları iç ve dış kamuoyu nezdinde çoğunlukla takdir edilmektedir. Toplumun geneli ve İslam ülkelerinin tamamı Erdoğan'ın söylemlerini ve diplomatik çıkışlarını Filistin halkıyla tam bir dayanışma içerisinde olduğunu düşünmektedirler.

Fakat ne hikmetse bazı dini yapılar, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri, bu desteğin "söylem düzeyinde" kaldığını ve askeri ya da ekonomik boyutta daha sert adımların atılması gerektiğini ifade etmektedirler. Ancak bu eleştirel yaklaşımların tarihsel, dini, stratejik ve reel politik açıdan gerçekçi olmadığını fark edememektedirler.

Üstelik bu yaklaşımlarıyla, Türkiye’yi bir an önce askeri bir kıskaca almak isteyen ABD ve İsrail gibi Batılı emperyalist devletlerin zihin arkasındaki beklentilerine hizmet ettiğini görmemekte ısrarcı davranmaktadırlar. Bu durum en hafif tabirle bir gaflet hali olarak yorumlanabilir. Zira tarihsel olarak, özellikle Soğuk Savaş döneminden bu yana Batılı güçler, İslam coğrafyasındaki tepkisel hareketleri provoke ederek kendi çıkarlarına hizmet eden istikrarsız ortamları hazırlamışlardır. ABD Büyük elçisi April Glaspie’nin yönlendirmesi ile Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrası gelişen süreç ya da Arap Baharındaki bazı yönlendirmeler, bu stratejilerin tarihsel örnekleri arasındadır. Dolayısıyla, aceleci, ölçüsüz ve hazırlıksız yapılacak askeri bir girişim Türkiye’nin jeopolitik pozisyonunu zayıflatırken aynı zamanda dış müdahalelere açık hâle getirecektir.

Hem peygamber hem bir devlet insanı olan Peygamber (sav) Efendimizin 23 yıllık İslam tebliğ inşasını biz üç dönem üzerinden ele alacağız: Mekke dönemi, Medine dönemi ve Mekke'nin fethi. Bu üç süreç birbirlerinden bağımsız olarak değil bütüncül olarak ele alınmalıdır. Çünkü örnek bir şahsiyet Olan Peygamberin İslam’ı inşa süreci kıyamete kadar örnek olarak ele alınmak durumundadır. Yaşanan olaylar, karşılaşılan problemler bu üç dönemin bir numunesi olarak değerlendirilirse beklentilere isabetli çözüm önerileri getirilebilir.

Mekke döneminde baskı, işkence ve ambargolara maruz kalmalarına rağmen askeri eylem ve direnişe başvurmamışlar, sabırla İslam’ı tebliğ etmeye devam etmişlerdir. Medine'ye hicret sonrası oluşan siyasi ve askerî güç ile kendilerini savunmuşlardır. Nitekim Bakara 190. ayette "Size savaşanlara karşı siz de Allah yolunda savaşın. Fakat sınırı aşmayın. Doğrusu Allah, sınır aşanları sevmez." buyruğu, meşru savunma anlayışı ile Müslümanların askeri anlamda nasıl adım atmaları gerektiğini ortaya koymuştur. Mekke’nin fethi sonrası ise adaletle hükmetmişlerdir.

Kısacası, Hz. Peygamber (sav) zulüm ve baskılara karşı sabretmeyi, toplumsal direnci ve akılcı

© Haber7