Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar kılan, iman nimetiyle şereflendiren, nimetleriyle rızıklandıran şanı yüce rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun.
Gelmesiyle kâinattaki en mükemmel izi bırakan, bıraktığı izlere bizlere hidayet vesilesi olan, zalime karşı mazlumun yanında duran, ümmetine ve bütün canlılara merhamet kanatlarını geren Hazreti Muhammed Mustafa’ya, âline ve ashabına nihayetsiz salât u selamlar olsun.

Ey kudreti her şeye galip gelen Azîz ve Celîl olan Rabbimiz!

Bizler yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz. Hakkında bilgimiz olmayan şeyi istemekten Sana sığınırız. Bizi dosdoğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.

Ey Mescid-i Aksa’nın, Kudüs’ün ve Mi‘rac’ın Rabbi olan Allah’ım!

Peygamber Efendimizin Mescid-i Aksa’dan Mi‘rac’a yükselip lütuf ve ihsanlarla döndüğü mübarek bir gecede ümmetine hediye ettiği dualarla Sana yalvarıyoruz.

“Rabbimiz! Eğer unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!
Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yükler yükleme.
Rabbimiz! Bize taşıyamayacağımız şeyleri de yükleme!
Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım eyle Allah’ım!” (Bakara, 286)

Ey peygamberlerini hidayetle gönderen ve onları nusretiyle destekleyen Rabbimiz!

Sen ki tufanla sarsılan kavimlerin içinden Hazreti Nuh’u kurtaransın.
Sen ki ateş bahçelerinde gül toplayan Hazreti İbrahim’i esenlik ve selamete kavuşturansın.
Sen ki kıskançlık kuyularından ve esaret zindanlarından Hazreti Yusuf’u kurtaran ve izzetli bir makama yükseltensin.
Sen ki umutların tükendi sanıldığı anda denizleri Hazreti Musa’ya kurtuluş yolu, Firavun’a ibretlik mezar edensin.
Sen ki balığın karnında Hazreti Yunus’u rahmetinle selamete erdirensin.
Sen ki karanlık mağaraları Ashab-ı Kehf’e emniyet yurdu, yılları ise bir anlık uyku kılansın.
Sen ki Kâbe’ye yürüyen Ebrehe’nin fil ordusunu ebabil kuşlarıyla taş yağmuruna tutup helak edensin.
Ve Sen ki Sevr Mağarası’nda örümceğin ağıyla perde, güvercinin yuvasıyla siper kurup Habibini ve dostunu emniyetle kuşatan, gönüllere sekinet indirensin.

Firavunlara, Nemrutlara, Ebrehelere, Ebu Cehillere karşı peygamberlerini nasıl koruduysan; bugün de Sana iman ettikleri için zulme maruz kalan, yurtlarından sürülmeye çalışılan kullarını öyle muhafaza et Allah’ım!

Şu anda Gazze ve Filistin başta olmak üzere Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve tüm mazlum coğrafyalarda açlıkla, korkuyla, mallarından ve canlarından eksiltilmekle imtihan edilen mazlum ve mahzun kullarına yardım eyle Allah’ım!

Onları dalga dalga gelen zulümlere karşı Hazreti Nuh’un gemisini koruduğun gibi koru.
Ateşlerle çevrili vatanlarını, Hazreti İbrahim’in ateşini gülistana çevirdiğin gibi selamet yurduna dönüştür.
Zindana dönmüş topraklarını, Hazreti Yusuf’un kuyudan ve zindandan kurtuluşu gibi hürriyete ve izzete kavuştur Allah’ım!
Enkazların altında, hastanelerin bodrumlarında, tünel karanlıklarında gizlenen müminleri, Ashab-ı Kehf’i ve Sevr Mağarası’nı emniyete aldığın gibi, rahmetinle ve sekinetinle kuşat, gönüllerine inşirah ver.
Ve Gazze semalarına, Kâbe’yi yıkmaya yeltenen fil ordularını ebabil kuşlarıyla taş yağmuruna tutup helak ettiğin gibi, Mescid-i Aksa’mızı yıkmaya niyetlenen, şehirlerimizi arsızca işgal eden zalimlerin uçaklarını, tanklarını, ordularını attığı sapan taşlarıyla darmadağın edecek çağın ebabillerinden nusretini esirgeme Allah’ım!

Dualarımızı Gazzeli kardeşlerimizin dualarına ekle; mazlumlara izzet, insanlığa rahmet ve selamet bahşet ve zalimleri Kahhar ismin tecellisiyle kahru perişan et Allah’ım!

Ey her duayı işiten ve dualara cevap veren Rabbimiz!
Peygamberlerine öğrettiğin dualarla Sana niyazda bulunuyoruz.

Mahcubiyetimizi, acziyetimizi, hâlimizi Sana arz ediyor, tevbesi kabul edilen Hazreti Âdem’in duasıyla bağışlanma diliyoruz:
“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, mutlaka ziyana uğrayanlardan oluruz.” (A‘râf, 23)

Bizi sorumluluklarını ihmal edip kendine yazık edenlerden, elindeki nimetleri kaybedip sonu hüsran olanlardan eyleme Allah’ım!

Ey insanlığı tufandan kurtaran, kurtuluş gemisinin önderi Nuh’un Rabbi olan Allah’ım!

Gazze bugün zulmün kuşatması altında, Hazreti Nuh’un kavminin azgınlığı gibi ağır imtihanlardan geçiyor. Biz de Gazzeli kardeşlerimiz için esenlik ve selamet niyaz ediyoruz. Onların da bir gün Hazreti Nûh’un diliyle:
“Bizi o zalimlerin elinden kurtaran Allah’a hamdolsun.” (Mü’minûn, 28) diyerek sevinecekleri günü özlemle bekliyoruz, erteleme Allah’ım!

Gemilerle sefere çıkan, insanlığın vicdanını temsil eden yiğitler için de Hazreti Nuh’un duasıyla Sana yalvarıyoruz:
“Rabbim! Beni güvenli ve bereketli bir yere indir. Çünkü, kullarını en güzel menzillere ulaştıran Sensin!” (Mü’minûn, 29)

Gazze’yi zulmün girdabından kurtar Allah’ım! Filistin’in kahraman çocuklarını, annelerini, gençlerini, yaşlılarını selamete ulaştır. Gemilerle seferde olan yiğitlerine güvenli ve bereketli bir menzil ihsan eyle.

Sen ki Hazreti Nuh’a ve beraberindekilere şöyle buyurmuştun:
“Ey Nuh! Sana ve seninle beraber bulunanların neslinden gelecek mümin ümmetlere vereceğimiz selamet ve bereketlerle gemiden in.” (Hûd, 48)

O selameti ve bereketi bugün Gazze’ye, Kudüs’e, bütün İslam beldelerine indir.
Gazze’ye nusret, selamet ve zafer ihsan eyle.
Kudüs’e bereket, emniyet ve hürriyet bağışla.
Ümmete birlik, dirlik, vakar ve izzet nasip eyle.
Kalplerimize iman, ihsan, ülfet ve muhabbet indir.

Ey peygamberlerin atası İbrahim’in Rabbi olan Allah’ım!

Hazreti İbrahim’in Kâbe’nin yanı başında Mekke için yaptığı şu duayı, bugün Gazze için yineliyoruz:
“Rabbim! Burasını güvenli bir belde kıl ve halkını çeşitli ürünlerle rızıklandır.” (Bakara, 126)

Gazze’yi güvenli bir belde kıl.
Onun halkına sabır, sebat, direniş ve izzet ver.
Rızkını genişlet, bereketini artır, sofralarını nimetlerinle donat.
Kalplerine sükûnet, gönüllerine ümit, yurtlarına eman lütfet.

Ey vakur ve cesur Hûd’un Rabbi olan Allah’ım!

Kavminin inkârı ve hezeyanları karşısında Hazreti Hûd, vakar ve cesaretle şöyle demişti:
"Ben, benim de Rab’bim sizin de Rab’biniz olan Allah’a dayandım. Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, idaresi O’nun elinde olmasın. Rabbim elbette dosdoğru bir yol üzerindedir.” (Hûd, 56)

Bugün Gazze’nin çocukları, kadınları, gençleri ve yiğitleri de aynı tevekkülle Sana dayanıyor.
........

© Haber7