PKK silah bıraktı
Silahların susması yeterli değil: Sebeplerle yüzleşmeden gerçek barış tesis edilemez.
Terörsüz Türkiye'ye doğru yol alınırken PKK Terör örgütünün silah bırakması, elbette bölge halkı için hayati önem taşıyan bir adımdır. Ancak bu gelişmeyi yalnızca teknik bir güvenlik meselesi, siyasi ya da askeri bir adım olarak görmek, hakikatin yalnızca görünen yüzüne bakmak olur. PKK ve türevleri gibi terör örgütleri bu coğrafyada yaşanan çatışmaların sebebi değil; çok daha derin ve tarihî sebeplerin bileşkesinden doğmuş birer sonuçtur.
Asıl meseleye, yani bu sonucu doğuran köklü sebeplere odaklanmadan; bu sebeplerle samimiyetle yüzleşmeden ve krizi sürekli besleyen bataklığı kurutmadan gerçek bir barışa ve sahici bir kardeşliğe ulaşmak mümkün değildir. Aksi hâlde, sadece zahiri sonuçlarla uğraşmak, yeni krizlerin ve daha derin yaraların önünü almaya yetmeyecektir.
PKK, DEAŞ veya başka adlarla karşımıza çıkan taşeron terör örgütleri; yalnızca silahlı yapılar değil, aynı zamanda İslam ümmetinin son üç asırdır yaşadığı kimlik krizinin ve inanç dejenerasyonunun acı tezahürleridir.
Gerçek şu ki; bu topraklarda son üç asırdır süren fitne, parçalanma ve çatışmalar sadece etnik, mezhebi ya da ideolojik gerekçelere dayanmaz. Asıl sebep; asil kimliği İslam olan bölge halklarının ve yönetimlerinin, tedricen İslam’dan –onun inanç esaslarından, toplumsal ahlâkından ve hukuki ilkelerinden– uzaklaşmalarıdır.
İslam, adaleti, kardeşliği ve hakkaniyeti esas alan bir hayat nizamıdır. Ancak ümmet bu ilahi nizama olan bağlılığını kaybettikçe; yerini zulme açık beşerî sistemler, kavmiyetçiliğe dayalı ulus-devlet anlayışları ve seküler ideolojiler aldı. Bu zemin kayması, sadece bir kimlik krizi değil, aynı zamanda ahlâkî ve hukukî bir çöküşü de beraberinde getirdi.
Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
“Kim benim zikrimden yüz çevirirse, onun........
© Haber Vakti
