menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Diyanetin Nükleer Bomba Çalışması!

10 0
28.06.2025

Diyanet halen yüzbinlerce çalışanı ile muazzam bir kadro sahibi olan devlete ait kurumumuz. Diyanet İşlerinin görevlerinin bir kısmını hepimiz biliyoruz, bir kısım görev ve yetkilerini bilmiyoruz. Binlerce camisi, Kur’an kursu, yurt dışı din hizmetleri, dernekleri ile laik-seküler sistemin anayasa çerçevesinde verilen izni muvacehesinde eğitim, rehberlik ve dini danışmanlık gibi çalışmalar yapıyor. Kurumu kimi zaman eleştiriyor kimi zaman onsuz olmaz diyoruz. Evet, yokluğunu düşünmek daha büyük bir sorun.

Son zamanlarda Diyanet işleri teşkilatının dini öğrenme, sahih dini konularda bilgilendirme yapma, sosyal hayata ilişkin ahlaki umdeleri açıklama yönünde anayasal görevi de olan konularda gayet güzel gelişmeler katettiğini söylemek mümkün. ALO 190 Fetva hattı gayet güzel ve kaliteli.

Günlerdir gündemlerimizi meşgul eden ABD, İran, İsrail savaşından hemen sonra Diyanetin nükleer bomba çalışmalarına başladığını bu Cuma hutbesini (27.06.2025) dinleyince fark ettim. Şaşkınlıktan bir hal oldum. Kim hazırladı ya da hangi komisyon bu hutbeyi hazırlamışsa herhalde yürek yemişler ya da bu sene görevli olarak hacca gidip gelince hac dönüşü o motivasyonla soğanı sarımsağı hesap etmeden bir hutbe tanzim etmişler. Helal olsun. İşte bu, dedim. Tek kelimeyle hutbe muhteşemdi. Hatta bu hutbe akıllarda kalsın diye kalplerde yer etsin diye ayda bir defa tekrar edilmeli bana göre.

Gündem Olmalıydı…

Bu hutbe bu gece TV’lerde gündem olmalı açık oturumlarda tekrar tekrar analiz edilmeliydi. Diyanet nereye? Diyanet ne mesaj veriyor? Diyanet devletin idaresine ne mesaj veriyor diye sorgulanmalıydı. Neden diyanet toplumdaki korkunç ahlaki sapmalara bu denli parmak basma ihtiyacı duymuştu? Müslüman devlet adamlarına inançlı kadrolarla çeyrek yüzyıldır iktidarda olan bu yöneticilere ve bu yöneticileri iktidara getiren inançlı topluma Diyanet ne demek istiyordu. Daha doğrusu dinin iki temel kaynağı Kur’an ve Sünnet merkezli bu muazzam mesaj neden verilmişti? Halim selim Diyanet bu hutbe ile neden kükreyen aslan olmuştu? Hakikaten damardan bir hutbe Müslümanların kan şekerlerini kollesterollerini dengeleyen ve kıvamına oturtan bir tarzda idi.

Özellikle Din sosyolojisi uzmanları, laik sosyologlar, psikologlar, İslam hukuku ve seküler hukukçular bu konuda konuşmalıydılar. Şöyle bir oturum düşünelim; Prof. Ersan Şen, Doç. Dr. Hulki Cevizoğlu, Prof. Dr. Ebubekir Sifil, Dr. İhsan Şenocak, Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı, Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma vb. akdemisyenler süresiz zamanlı bir oturumda bu günkü hutbe içeriğini bir konuşsalar ne muhteşem olurdu. İslami hassasiyeti olan kanallar bunu gündem yapmalı ve kaliteli alimlerle konuyu gündemde tutmaları çok güzel olurdu.

Trump onu dedi, Putin bunu dedi, Hamaney şöyle dedi, Netenyahu mel’unu şunu dedi mugalatalarından bıktık artık. Devlet adamlığına yakışmayan ve birbirini tutmayan, dünya ile alay eden beyanlardan gına geldi. Üç benzemezin garip tiyatrosunu izledik bir perde daha kapandı. Allah cc hepsinin şerrinden milletimizi korusun.

Millete Özüne Dönme Fırsatı

Milleti dışarının işleriyle gereğinden fazla meşgul etmenin anlamı yok. Bizim toplumumuza dair gündemi konuşalım. Aileyi, ahlaki değerleri, milli ve manevi değerleri, yaz tatili başladı çocuklarımızı yaz okullarına........

© Haber Vakti