Depremlere karşı erkekçe durmak!
(23 Nisan günü yaşadığımız deprem dolayısıyla İstanbul’a ve Türkiye’ye gçemiş olsun. Allah cc. tekrarından korusun.)
İnsan olmak, yalnızca biyolojik bir varoluş biçimi değildir; aynı zamanda akıl, vicdan ve değer üretme kapasitesine sahip olmak demektir.
Kadın ya da erkek; çocuk ya da yaşlı… Fark etmeksizin herkes, yalnızca insan olduğu için bir değere sahiptir. Bu değer, ne cinsiyetle kazanılır ne de onunla yitirilir.
Saygı, insanın cinsiyetine değil, varoluşuna duyulmalıdır. Zira insanı yücelten şey; kadının ya da erkeğin hangi bedende olduğu değil, hangi ahlâkî düzlemde durduğudur.
Erkeklik farklı şekillerde tanımlanabilir. Tanımlanmışta. Biz burada hem fiziksel bir tarz olarak erkeklikten hem de kadın erkek her iki cinsi de kapsayan bir duruştan ‘’Er’’ ce tavır ve hareketlerden de bahsetmek istiyorum. Geçen yazımızda kadına şiddettin her türlüsüne karşı olunmasının insani ve İslami manada bir tavır olduğundan söz etmiştik. Aynı zamanda sadece kadına şiddeti değil insana şiddete de karşı olmamız gerekli demiştik. Bunda hepimiz mutabıkız herhalde…
Evet bu konuda kadın derneklerin cevabı önemli.. Bakın depremde kadın erkek çoluk çocuk can derdimizde hep beraber korunma yollarına düştük… Neden, çünkü hepsi saygıdeğer bir can sahibi ve korunması gereken bir hayatın maliki değil mi?
Evet..
Erkeği sadece dış tehditlere karşı duran, evin ve toplumun “koruyucusu” gibi gören anlayış; onu duygudan, kırılganlıktan ve içsel derinlikten uzaklaştırabilir. Toplumsal roller bu şekilde katılaştığında, erkek sadece dış kapının mandalı olur: açılır, kapanır; ama içeride olup bitene dair pek söz hakkı verilmez ise bu durumda erkek ötelenir ve itibarsızlaşır hem de aldığı onca yük ve riske rağmen.
‘’Erkek dış kapının mandalı mı?’’
‘’Dış kapının mandalı’’ anlamında Anadolu da çok zaman kullanılan bu metafor, aynı zamanda erkeğin sürekli güçlü, kontrol sahibi, duygusuz ve dayanıklı olması gerektiği yönündeki toplumsal beklentileri de açığa çıkarır.
Oysa erkek- kadın anlamında insan dediğimiz varlık, yalnızca “dış tehditlere karşı dik duran” biri değil; hisseden, şefkat duyan, kızan, ağlayan, zorlanan, yardım alan, yardım eden, anlayan ve hayatın her aşamasına katkı sunan bir bütünlüktür.
Erkeğin Rolü sadece Güvenlikten ibaret olmayıp Estetik Güzelliğe Kadar Genişletilmelidir
Toplumun sürdürülebilir olması için, erkek de kadın gibi iç dünyanın derinliklerine davet edilmelidir. Yalnızca dış dünyanın yükünü değil, sevginin, merhametin, anlayışın ve estetiğin de taşıyıcısı olmalıdır.
Erkek; sadece dış kapının değil, evin içindeki sofranın, çocukların eğitiminin, yaşlıların duasının ve toplumun vicdanının da bir parçası olmalıdır.
Modern Dünyada Erkeğin Görünmeyen Yalnızlığı
Kadın haklarının savunulması, kadına yönelik şiddetin kınanması elbette gerekli, doğru ve insani bir duruştur. Ancak zamanla bu denge, toplumun bir diğer yarısını — erkeği — görmezden gelme noktasına gelmemeliydi. Erkekler tümden potansiyel bir suçlu durumuna getirilmemeliydi.
Sadece ‘’kadının beyanı esastır’’ anlayışının yerine ‘’İnsanın doğru beyanı
esastır’’ diye mutlak cümle ile erkek kadın ayırımı olmamalıydı. Erkeklerin beyanını ötelemek,........
© Haber Vakti
