Pusulası fırıldak olanın menzile varması da hakikati bulması da mümkün değildir. Çünkü yönü bilmez, yolu bulmaz.

Ülkemizde, Tanzimat’tan beri pusulasını Batı’ya kıranlar, ne Batılı oldular ne de doğulu kaldılar. Ne Batının bilim ve teknolojisini aldılar ne de ahlak ve erdemlerini korudular.

Elbette aldıkları şey, benzedikleri durum oldu. O da Batının tefessüh etmiş (bozulmuş) ahlakı ve yozlaşmış hayat tarzıydı. Çünkü böyle yaparak çağdaşlaşacaklarını sandılar.

Bunlar Batılılaşmayı, tıpkı Sakallı Celal’in dediği gibi doğuya giden gemide batıya koşan tayfalar gibi anladılar.

Bu kadar sığ düşünce sahiplerinin ilerlemesi elbette mümkün değildi. Zaten olmadı da.

Bunlar Batıyı takipte de samimi değiller. Mesela Batı, hileli bir şekilde diploma elde eden birini korur mu? Asla. Makamı, unvanı, konumu ne olursa olsun üstünü çizer mi? Evet.

Bizim Batıcılar böyle mi? Keşke evet diyebilsek. Çünkü söz konusu kendileri ve yandaşları ise amansız bir........

© Günışığı Gazetesi