menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

LİYAKAT: KAYBOLAN DEĞERİMİZİN BEDELİ

10 2
21.09.2025

Liyakat… Bir kelime ama içinde bir milletin kaderini, bir medeniyetin yükselişini ya da çöküşünü barındırıyor. Sözlükte “uygunluk, kabiliyet, fazilet, hüner” gibi anlamları olsa da hayatın tam merkezinde “işi ehline vermek” demektir.

Yani işi bilenin yapması, hakkı olanın alması.

Aslında bu kavram bize yabancı değil. “Emaneti ehline verin” emri yüzyıllar öncesinden bizim kitabımızda yazıyor.

Kur’an-ı Kerim, “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa, 4/58) buyuruyor.

Hz. Peygamber (s.a.v.), makam isteyen Ebu Zer’e, memurluğun bir emanet olduğunu, ehil olmayanın altında ezileceğini hatırlatıyor. Mekke’nin fethi sonrası Kâbe’nin anahtarı ise bu ilkenin en büyük sembolüdür: Amcası Abbas istediğinde bile, anahtar ehline teslim edilmiş, “emanet” ehil olan Osman b. Talha’ya geri verilmiştir.

Bizim kültürümüz, bizim inancımız liyakati bir ahlak ilkesi olarak yüceltmiş.

Bugün dönüp kendimize bakalım. Biz bu ilkeye ne kadar bağlıyız?

Batı’da üniversitelerden devlet kurumlarına kadar işler........

© Günışığı Gazetesi