DİPLOMALI OLMAK YETER Mİ?
Bu hafta, milyonlarca gencimiz üniversite tercihlerini yapacak. Ancak tercih yapanların büyük kısmı, içinden geldiği bölümü değil, puanının yettiği bir bölümü seçiyor.
Bu tercihler, gerçek anlamda ne bir kariyer planı ne de ilgiye dayalı bir yönelim.
Öğrenciler için mesele şu: “Bir yere yerleşeyim yeter, diploma olsun da ne olursa olsun.”
Ancak bu yaklaşımın acı meyvesi birkaç yıl sonra toplanıyor. Çünkü üniversite mezunu olmak artık ne istihdam garantisi veriyor ne de bir kimlik kazandırıyor.
Bir zamanlar nadir olan üniversite eğitimi, şimdi sıradanlaştı.
Eskiden üniversite kapısından içeri adım atmak, bir gencin kaderini değiştirecek bir eşikti.
Aileler "Oğlum okusun, kızım diplomalı olsun" diyerek ellerindeki son kuruşları da çocuklarının eğitimi için harcardı.
Diplomanın; istihdam, itibar ve istikrar getireceğine inanılırdı.
Üniversiteler çoğaldı; kalite değil, nicelik öne çıktı.
Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış 209 üniversite var.
Her ilde bir üniversite açıldı, yetmedi ilçelere fakülteler kuruldu. Ancak aynı hızda ne sanayi gelişti ne de iş gücü piyasası genişledi.
Ancak bu üniversitelerin bir kısmı bırakın dünya sıralamalarına girmeyi, kendi bulunduğu ilde bile işlevselliğini sorgulatır halde.
Niteliksel bir gelişim yaşanmadığı gibi birçok üniversite, sadece mezun vermekle meşgul birer “kâğıt üretim merkezine” dönüşmüş durumda.
Özellikle son 15 yılda sayıları hızla artan paralı vakıf üniversiteleri, eğitimden çok ticaret mantığıyla hareket eden yapılar haline geldi.
Kimi vakıf üniversiteleri, adeta dört duvardan ibaret: Laboratuvar yok, nitelikli akademisyen yok, sektörle bağ yok. Sınıf var ama içerik yok. Öğrenci var ama yön........
© Günışığı Gazetesi
