Sanat sustuğunda geriye ne kalır? Hacı Bektaş Veli’nin izinde bir içsel yolculuk…
Bir söz vardır ki bin kılıçtan keskindir.
Bir bakış vardır ki bir ömrü titretebilir.
Ve bir sanat vardır ki hem yüreğe hem zamana iz bırakır.
Ya sanat susarsa?
İşte tam da burada durur zaman.
Çünkü insanın iç sesi olan sanat sustuğunda, yalnızca bir üretim değil; bir vicdan da bir hakikat de bir insanlık belleği de susmuş olur.
Sanatın Gönülden Kopuşu
Hacı Bektaş Veli der ki:
“İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”
Sanat da bir ilimdir; gönlün ilmi.
Ve eğer sanat, bu karanlık yolları aydınlatmıyorsa, bir meşale değil; yalnızca bir dekor olur duvarlarda.
Ne ruh taşır ne iz bırakır.
Sadece görünür ya da görünmeden geçer.
Sanatın gönülden koptuğu yerde, yalnızca göz kalır.
Gözle izlenen ama gönüle değmeyen…
Sahte bir hayranlıkla alkışlanan ama gerçek bir değişim yaratmayan işler çıkar ortaya.
Sanatın sessizliği, toplumun suskunluğudur; sanat sustuğunda;
Bir halk susar.
Bir tarih susar.
Bir hakikat susar.
Ve geriye yalnızca şekil kalır; ruhsuz, amaçsız, sahicilikten uzak.
“Okunacak en güzel kitap insandır. İnsanın cemali........© Gazete Pencere
