Jane Addams: Barışın ve Adaletin Sesi
Gözlerinde, dönemin karanlık sanayi şehirlerine karşın sönmeyen bir umut ışığı vardı. Jane Addams, sadece bir kadın değildi; bir çağın vicdanı, suskunların sesi, görmezden gelinenlerle barışan bir yürekti. 1860 yılında doğan bu ince yapılı kadın, Amerika’nın bağrında dünyayı değiştirme cesaretini taşıyordu.
Sözleri yüksek sesle bağırmaz, etkisi yankısı olurdu. Kadın hakları için yürüdü, barış için yazdı, çocuk emeğine karşı durdu.
Jane Addams, çağının ötesinde bir portre, bir tablo değil gönüllere çizilmiş bir izdir. Sessiz ama derin. Zarif ama sarsıcı. Adaleti, insanlığı ve barışı ince dokunuşlarla örmüş bir yaşamın yaratıcısı...
İlk kez Hull House’a adım attığında, içerisi bomboştu. Oysa Jane boşluğu sevmezdi. O, boşluğu yaşamla, umutla, neşeyle doldurmaya gelmişti. Zamanla evi çocuk sesleri, göçmen annelerin gülümsemesi ile coştu.
Bir gün bir kederli kadın geldi. Çocuğu fabrikada kolunu kaybetmişti. Jane o an anladı: Bu sadece bir sosyal hizmet değil, bir savaş. Çocuk emeğine karşı, adaletsizliğe karşı, suskunluğa karşı bir savaş; silahı kalemi, gücü ise inancıydı.
Yıllar geçti. Kitaplar yazdı, kürsülerde konuştu. Kadınların oy hakkı için yürüdü, barış konferanslarında erkeklerin arasındaki tek kadın oldu.
Bir sabah Chicago’ya yine sis çökmüştü. Chicago’nun gri sokaklarında yürürken, Jane........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon