ADALET GÜÇLÜNÜN İŞİNE GELENDİR
Thrasymakhos, antik çağda erdemi ve bilgeliği savunan Sokrates'e karşı çıkarak şunu demişti: “Adalet, güçlünün işine gelendir!”
"İktidarı ve gücü elinde tutan yasa yapıcılar, pratikte kendilerini ve kendi çevrelerini zora sokacak, yargılanmalarına neden olacak veya yetkilerini kısıtlayacak yasaları kolay kolay çıkarmazlar ya da bu yasalara onay vermezler."diyerek hayatın gerçeğini savunmuştu.
Zamanının tartışma konusu olan bu iddia, ne yazık ki modern çağın ulus devletlerindeki ve yerel siyasetteki yansımalarıyla bir felsefi tez olmaktan çıkıp, çıplak bir gerçekliğe dönüşmüştür. Bugün dünya üzerinde adaletin idealist tanımının ne denli kolayca eğilip büküldüğünü görebiliyoruz.
Ekonomik Güç ve Hukuk Labirenti
Günümüzde "güçlü", sadece askerî ya da siyasi liderler değildir. Güç; devasa holdinglerin, küresel tekellerin ve neredeyse sınırsız yerel ve küresel sermayeye sahip olanların elinde toplanmıştır.
Bu ekonomik aktörler için adalet, çoğu zaman bir maliyet kalemi veya bir hukuki manevra aracıdır. Büyük davalarda, karmaşık vergi kaçırma şemalarında, örgütsel suçlarda ya da çevre felaketlerine neden olan uygulamalarda, mahkeme salonunda kimin haklı olduğu değil, kimin daha nitelikli ve daha pahalı avukat ordularına sahip olduğu belirleyici........



















































