Ayvalık Film Festivali Günlükleri -5
Festivalin son gününde de enerji azalmadı; yerli kurmacalar, yerli belgeseller, kısalar ve yılın merakla beklenen yabancı filmleri salonları doldurmaya devam etti. Öte yandan atölyeler ve söyleşiler de hız kesmeden, yoğun bir ilgiyle gerçekleşti. Cem Kaya ile Engin Ertan Askev’de “Arşiv Görüntüleriyle Film Çekmek” başlıklı söyleşiyi gerçekleştirdi. Son günde izlediğim ve üzerine düşündüğüm birkaç filme dair izlenimlerimi paylaşıyorum.
Aşk, Mark ve Ölüm (Yön. Cem Kaya, 2022)
Remake, Remix, Rip-Off: About Copy Culture & Turkish Pop Cinema (2014), Arabeks (2010) gibi başarılı yapımlarıyla belgesel sinemacılığına yeni bir boyut kazandıran Cem Kaya’nın yönettiği Aşk, Mark ve Ölüm, Türkiye’den Almanya’ya altmış küsur yıl önce misafir işçi olarak giden gurbetçilerin hayatı üzerine yapılmış baş döndüren bir belgesel. Her ne kadar gurbetçilerin Almanya’da yarattığı müzik kültürü üzerine odaklanıyor gibi düşünülse de bundan çok daha fazlasını yapan bir film var karşımızda. İlk bölüm “Aşk”, hasret duygusuyla yaratılan müziğin yaraları sardığı; ikinci bölüm “Mark”, kendi sektörünü yaratan ve Alman Marklarıyla adeta dans edilen yıllara odaklanıyor. Son bölüm “Ölüm” ise duvarın yıkılması sonucu yükselen ırkçılığın başrolde olduğu sürece projeksiyon tutuyor.
Yıllar süren araştırmaların, muazzam bir arşiv çalışmasının, adeta ilmik ilmik işlenen kurgunun eseri olan Aşk, Mark ve Ölüm; tabiri caizse gurbet elde yaratılmış bir alt kültürün perdede raks etmesinin en cazip hâli. Gurbetçilerin yaban ellerdeki kültürel dönüşümünü, müzik üzerinden ustalıkla aktaran bu unutulmaz belgesel, şanını kulaktan kulağa yaymaya devam ediyor. 2022 yapımı olan belgesel, hâlâ festivallerin aranan isimleri arasında yer almakta.
Dilan Hakkında Konuşmalıyız (Yön. Umut Şilan Oğurlu, 2024)
Umut Şilan Oğurlu’nun yazıp yönettiği Dilan Hakkında Konuşmalıyız, mockumentary (sahte belgesel) türünü kişisel bir yüzleşme alanına dönüştüren, mizahla melankoliyi iç içe geçiren özgün bir kısa film. Başrolde Sude Belkıs’ın yer aldığı film, sinema eğitimi almış ama bir türlü mesleğine tutunamamış, depresyonla cebelleşen Dilan karakteri üzerinden bir kuşağın hayal kırıklıklarını ve üretme sancılarını ele alıyor.
Film boyunca Dilan’ın sözümona belgesel çekimi için kamera karşısına geçmesi, aslında kendi geçmişine, eylemsizliğine ve görünmezliğine dair derin bir iç döküme dönüşüyor. Absürd anlarla bezeli anlatım, seyirciyi sık sık kahkahaya boğarken, alttan alta büyüyen o tanıdık hissi de hep diri tutuyor: hayatın kıyısında kalma hissi. Tam da bu nedenle film yalnızca bireysel bir anlatı değil, aynı zamanda bugünün genç yaratıcılarının ortak duygularına tercüman olan kolektif bir deneyim.
Sude Belkıs’ın doğallığı ve rolü sahiplenişi, Dilan karakterine yalnızca inandırıcılık değil, gerçek bir kırılganlık da katıyor. Filmdeki birçok sahne, oyunculuğun ötesinde bir tür tanıklık gibi hissediliyor. Yönetmen Umut Şilan Oğurlu’nun kendi yaşamından ilhamla kurduğu bu dünyada, mizah kendini saklamıyor ama hiçbir şeyi de hafife almıyor. Tüm başarısızlıklar, belirsizlikler ve “başlamadan biten” umutlar, bir estetik tercihin parçası haline geliyor.
Son yılların en çok konuşulan kısa filmlerinden biri haline gelen Dilan Hakkında Konuşmalıyız, yalnızca biçimsel denemesiyle değil, duygu yüküyle ve temsil ettiği ruh haliyle de hafızalara kazınıyor. Ve evet, hakkında gerçekten konuşmamız gereken bir film hâline geliyor.
Hayat Devam Ediyor (Yön. Hümam Özkara, 2024)
Hümam Özkara’nın gerçek bir hikâyeden yola çıkarak çektiği Hayat Devam Ediyor, gündelik hayatın içinde rastlanan, ilk bakışta absürd ama aynı zamanda üzerine düşünüldüğünde pek çok sembolik çağrışımı olan bir durumu merkeze alıyor: İstanbul’da bir cami avlusunda yer alan kafede çay içenlerin arasında, ani bir cenaze namazı düzenlenmesi. Yönetmenin ifadesine göre bu olay, senarist Suat Köçer’in bizzat yaşadığı ve yıllar önce anlattığı bir anıya dayanıyor. Bu yönüyle filmde anlatılan sahne (musalla taşının ortaya çıkışı, müziğin kapanışı, cenaze namazı, ardından masaların geri yerleştirilmesi ve hayatın kaldığı yerden devam edişi) gerçekten de kısa film formuna uygun, dikkat çekici bir çerçeve sunuyor. Ancak ne yazık ki Hayat Devam Ediyor, bu enteresan çekirdeğin etrafına sinemasal olarak kuvvetli bir yapı örmeyi başaramıyor. Senaryo, anlatmak istediği fikri........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon