Merdiven Zekâsı
Bu günlerde, baskısı tükendiği için zorlukla bulduğum Randall Ccollins’in “Felsefelerin Sosyolojisi” kitabını okuyorum. Çok uzunca bir emeğin sonucu olan kitap, sadece içeriğinin güzel olmasıyla değil, kendimi bizzat kitabın içinde hissetmem dolayısıyla çok hoşuma gitti. Kitabın ruhumda bıraktığı esintiyi kendi düşüncelerimle harmanladım. Bu yazı kitabın varlığından duyduğum memnuniyetin ifadesidir. Kitap tanıtımı gibi bir hadsizliğe elbette girmeyeceğim.
Akıl ve belleğin yaşanmış zamansal ilişkilerin toplamı olduğu düşüncesini temel alarak yola çıkıyoruz. İnsanların farklı zaman ve mekanlardaki ilişkileri bir ağacın dalları gibidir. Her dal ve yaprağın boyut ve şekli farkı olsa da bütün ağaç aynı kökten beslenir. Filozofların düşünceleridir ağacı dallandırıp budaklandıran, yaprakları yeşertip yeni sürgünler verdiren. En az üç nesil hayata direnebilen bu fikirler zamansız ve mekânsız bir şekilde toplumların gönlünde yerini alır.
Üretilen her bilginin toplumsal yapıdaki etkisi ve sürekliliği birbirinden farklıdır elbet. Bunlar birincil, ikincil ve ardıllar olarak toplum içindeki yerlerini alır. Sonraki neslin ilham kaynağı olan filozoflar iletişim ağlarının zayıf olduğu dönemlerde öncelikle etrafındakileri etkiliyordu. Matbaanın gelişmesiyle bu etkileşim ağı da genişlemeye başladı. Kitapların veya yazılı belgelerin ticaret yolları güzergahında dağıtılması, göçler ve işgaller yeni fikirlerin ve hatta medeniyetlerin doğmasına vesile oldu. Entelektüel havzalar ve bunlar arasındaki iletişim yolları bu şekilde oluştu. Bu havzalar coğrafi keşiflerle geri dönüşü olmayan bir şekilde birleştirildi. Bu haliyle sömürgecilik, küreselleşme ve emperyalizmin Rönesans’ı oldu.
Buna rağmen, iletişim ağlarının olmadığı dönemlerde, birbirinden haberi olmayan medeniyetlerdeki bilgi ve entelektüel benzerlikler akla ziyan boyuttadır. Bunun nasıl gerçekleştiği hususundaki tek açıklama teolojiden gelebilir. Zira aynı kökten beslenen yapraklar gibi medeniyetler de aynı ilahi gücün uzantısıdır. Medeniyet tarihindeki bu ana gövde ise dindir. Zira toplumsal kabulleri, hayranlık ve zıtlıklar bazında güçlü kılan dindir. Her türlü ret ve kabullere rağmen dalların ucundaki sürgünlere kadar ilahi bir dokunuş vardır.
Collins M.Ö. 600 ile M.S. 1900 yılları arasında birincil statüde 136, ikincil statüde 366 olmak üzere toplamda 502 filozofun hayata yön verdiğini ifade ediyor. Bunlardan etkilenen ardılları eklediğimizde bile sayı ancak 2670’e çıkıyor. Bu dönem içinde dünyada yaşayan........
© Fikir Coğrafyası
