Belirsiz Gelecek: İklim Krizi ve Ekonomi
Gelecek, doğası gereği biraz belirsiz. Bu açıdan bakıldığında başlık tuhaf gelebilir. Ancak buradaki belirsizlik, geleceğin doğasından gelene vurgu yapmıyor. Geleceğin belirsizliğine ilişkin bugüne odaklanan, bugüne vurgu yapan, bugüne dikkatleri çeken bir konumlanıştan hareket ediyor. Geleceğin belirsizliği bugünün niteliğinden, işleyişinden kaynaklanıyor. Belirsizlik, sadece ne tür bir gelecekle karşı karşıya olduğumuzu vurgulamıyor. Çok daha önemlisi ve vahimi; bir geleceğimizin olup olamayacağına ilişkin yüksek riskli bir duruma işaret ediyor.
Turgut Bayramoğlu’nun İmge Yayınları’ndan çıkan kitabının ismi: Belirsiz Gelecek: İklim Krizi ve Ekonomi. Yaklaşık 400 sayfayı bulan bu hacimli kitap, yazarın ifadesiyle “bilgi meselesi olarak değil şuur meselesi” olarak görülen bir konu veya durumu etraflıca ele alıyor. Burada iki husus öne çıkıyor ve ikisinin de altını çizmekte yarar var. Birincisi, bir konunun “şuur meselesi” olarak ele alınması. İkincisi de konunun, durumun etraflıca ele alınması. İlk bakışta ikisi de çok dikkat çekici görülmeyebilir. Ancak birbiriyle doğrudan bağlantılı, çünkü birbirinin varlığını gerekli kılıyor, bu iki hususun üzerinde durmakta fayda görüyorum.
Meseleleri akademik merak, kişisel ilgi veya mesleki zorunluluk gibi gerekçeler üzerinden ele almak mümkündür. Bu kendi başına bir eksiklik, bir zafiyet de teşkil etmeyebilir. Ancak yazarın varoluşsal bir gereklilik üzerinden ele aldığı meseleler, şüphesiz hem yazarın tercihini yansıtır aynı zamanda hem de meselenin seçimine ve ele alınışına ilişkin büyük bir ciddiyeti kuşandığını ima eder. Bunun hakkının verilip verilmediği veya ne kadar verildiği okurun takdiridir. Kendisi için şuur meselesi olarak öne çıkan konuyu Bayramoğlu, bilimin teknik ve soğuk dilinden sıyırarak bütün insanların aklında ve vicdanında yer bulabilecek bir şekilde sunuyor. Gündelik hayatın olağan akışından, edebiyattan, sinemadan vs. örneklerle bahsedilen konunun soyut, spekülatif bir mevzu olmadığını, doğrudan hayatımızı konuştuğumuzu kavratmaya çalışıyor. Belirsiz, gelecekte gerçekleşecek bir tehditten, tehlikeden değil yankıları hayatımızın her anında görülen, hayatı yaşayış şeklimizin yeniden yeniden ürettiği çok katmanlı, derin bir krizin panoramasını yetkinlikle çiziyor. Bizi bekleyen bir krizden, tehlikeden değil kurbağanın sıcak suda fark etmeden haşlanması gibi içinde olduğumuz için çok da fark etmediğimiz, an be an büyüyerek devam eden yok oluştan bahsediyor.
Bir sorunun, problemin, meselenin insan için ne kadar önem teşkil ettiği aynı zamanda önünüzdeki metnin dil, üslup, mantıksal kurgusu üzerinden rahatlıkla anlaşılabilir. Konunun gerçekten de büyük önem taşıdığını Bayramoğlu’nun metninin tüm dokusuna sirayet etmesinden anlaşılıyor. Böyle olunca ne karanlık, karmaşık mahfillerin suçlu ilan edildiği sekter bir ideolojik politik karşıtlık önünüze çıkıyor ne de “dünyanın böyle bir problemi de var” kayıtsızlığıyla not düşen sözüm ona tarafsız bir bilim insanının edasına rastlıyorsunuz. Mevcut durumu, durumun taşıdığı riskleri gören ve bunların olası sonuçlarının neler olabileceğini gerçekçi bir şekilde önümüze seren ve herkesi meseleyi........
© Fikir Coğrafyası
