Tıpta özerklik krizi: Hekim ve insan hikayesinin sessizleşmesi
Hekimlik, yüzyıllar boyunca insanın kendi aklıyla kurduğu en eski ahitlerden biriydi: “Bilgiyi koruyacağım, kimseye zarar vermeyeceğim, gördüğümü özgürce söyleyeceğim.”
Bir el nabızdaki ritmi duyarken, öteki insanın kırılganlığını tartar, sessiz bir karşılaşma kurulurdu. Ama bugün o kadim ahite yeni bir misafir sızdı: Ekran ve sessizlik…
Sağlıkta özerklik, insanın kendi bedeni, iyiliği ve kaderi üzerinde söz hakkına sahip olmasıdır; hekim onu bilgilendirir, ama kararın nihai sahibi hastadır.
Epistemik özerklik ise hekimin kendi aklının ışığıyla konuşabilme yetisidir: Bilginin yönünü piyasa, protokoller ya da politik gölgeler değil, bilimsel vicdan belirlediğinde mümkün olan bir özgürlük.
Biri bedenin kaderini, diğeri bilginin haysiyetini korur; biri çökerse öteki de nefesini kaybeder.
Bugün yalnızca hekim değil, hasta da epistemik özerkliğini kaybediyor: Bilgiyi aradığında karşısına çıkan ilk sonuç reklam, ilk öneri ticari bir çıkar, ilk yönlendirme ise algoritmanın niyeti oluyor.
Bilgisayar ekranı, sözü yutuyor; bakışı algoritmaların soğuk ışığına bağlıyor. Hekimin özerkliği artık yalnızca idari baskıyla değil, bilginin el değiştirmesiyle daralıyor.
Bilgi, kamusal bir emek olmaktan çıkıp büyük şirketlerin laboratuvarlarında mühürleniyor; kanser aşılarının geleceği bile bilimsel sezgiden çok yatırım fonlarının soluk alıp verişiyle şekilleniyor.
Hekimin bilme hakkı,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein