‘Barış’ın adı bile yok!
Ülkeye ağır bedeller ödetmiş kırk yıllık savaş ve çatışmaları sona erdirmek adına başlatılan sürecin ve bu süreç bağlamında atılmış tek somut adım olan meclis komisyonunun adında bile ‘barış’ sözcüğünün geçmesini engelleyen bir iktidardan ülkede demokratik-barışçıl bir geleceğin inşa edilmesi konusunda umutlu olunabilir mi?
İktidarın bugüne kadar sürdürdüğü politikaya bakarak bu soruya olumlu yanıt vermek mümkün görünmüyor. Aksine iktidarın pratiği, Kürt sorunuyla ilgili süreci içeride baskı politikalarını kalıcılaştırmak ve bölgede de yayılmacı emellerine dayanak yapmak üzere araçsallaştırmak istediğini ortaya koyuyor. Dahası son günlerde iktidar cephesinden yükselen Rojava ve SDG’ye (Suriye Demokratik Güçleri) yönelik tehdit söylemleri, bu sürecin de oldukça kırılgan bir çizgide ilerlediğini/ilerleyeceğini gösteriyor.
İktidarın Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’den Karadeniz ve Kafkasya’ya ülkeyi çevreleyen bölgelere dair politikasını da ‘yeni Osmanlıcılık’ olarak nitelenen ve Osmanlı’nın geçmişte egemen olduğu topraklarda yeniden söz sahibi olmayı amaçlayan yayılmacı yönelimi belirliyor. Bu nedenle Suriye ve Libya’dan Dağlık Karabağ ve Ukrayna’ya nerede bir savaş ve çatışma varsa Türkiye ya doğrudan kendi ordusu ya da destek verdiği cihatçı gruplar ve silahlarıyla orada karşımıza çıkıyor. Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidarı, Türkiye’nin bu savaş ve çatışmalara taraf olmasını, SİHA’lar başta Türk silahlarının buralarda kullanılmasını da “Büyük ve güçlü Türkiye” propagandasının merkezine koyuyor.
Kürt sorunu cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürtlerin ulusal demokratik haklarının yok sayılması ve bu yönlü mücadelelerinin zorla bastırılmasından kaynaklanan bir sorundur. PKK gibi silahlı örgütlerin ortaya çıkışı da bu politikanın bir sonucu olmuştur. Ayrıca Birinci Emperyalist Paylaşım savaşı sürecinde Kürdistan coğrafyasının dörde bölünmesi sonrasında her parçadaki (Türkiye, Irak, İran ve Suriye) ulusal hareket farklı bir gelişim seyri gösterse de Kürt sorununun giderek uluslararası bir karakter kazanmasını sağlamıştır.
Ülkedeki iktidar blokunun Kürt sorunuyla ilgili son süreci hangi gelişmelerden sonra ve nasıl ele aldığı, demokratik-barışçıl çözüme mesafesinin anlaşılması bakımından da önem taşıyor.
MHP lideri Bahçeli, iktidar bloku adına son sürecin........
© Evrensel
