Muhalif siyasetin önündeki ‘demokrasi engeli’
Erdoğan rejimi Türkiye’de siyaseti normal işliyormuş gibi göstermeye büyük özen gösterse de artık devletin işleyişini burjuva demokrasisi sınırları içinde saymak mümkün değil. Ortada ne yasama-yürütme-yargı arasında dengeli bir güç dağılımı, ne de halkların çıkarının gözetildiği ve denetleme mekanizmaları çalışan bir siyasal sistem mevcut.
Normalleştirme, normal işliyormuş gibi gösterme sürecinde sadece yargı ve kolluk kullanılmıyor. Medyanın da Cumhur İttifakının siyasal çizgisine sunduğu dolaylı katkı hayli önemli. Örneğin TELE 1 kanalının TMSF’ye devredildiği günlerde, siyasal iktidarın basındaki etkin sözcülerinden Abdulkadir Selvi, Ekrem İmamoğlu’nu casuslukla suçlayabilmek için yeterli kanıt olmadığını söyledi. Yaptığı bu aykırı(!) yorumla Selvi sanki çoğulculuğu destekleyen bir tartışma ortamı varmış, sanki iktidar yanlısı basın bağımsızmış görüntüsü vermek isteyenlere hizmet etti.
Türkiye’de artık yolsuzluk ve ‘çökme’ pratiklerinden beslenen, emekçilerin yaşam dinamiklerini altüst eden, toplumsal yapıyı yeniden şekillendiren, demokratik yaşamın temel unsurlarını ortadan kaldıran bir otoriterlik yaşanıyor. Başta yargı olmak üzere kurumsal güç kaynaklarını kural dışı uygulamalarla siyasal iktidarın hizmetine koşan, siyasal sistemde demokrasi varmış ve siyasal kurumlar olması gerektiği gibi işliyormuş gibi gösterme çabası hız kesmeden devam ediyor.
* * *
Otoriter yönetimlerin iktidarlarını korumak için demokratik kurumların içini boşaltıp, bunları diledikleri gibi kullanma........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon