Çürüme nasıl derinleşti?
Çürümenin sözlük anlamı, “Bir şeyin bozulması, dağılması”dır. Ama bu yazıda mecazi anlamda kullanacağım ki, bu da “Ahlaki, toplumsal ya da kurumsal değerlerin bozulması” olarak ifade edilir. Yani biz bireyler olarak, toplum olarak, ülke vatandaşları olarak “Çürüdük, giderek daha çok çürüyoruz.”
Elbette bu bir günde ya da sadece AKP iktidarı ile olmadı ama AKP iktidarı bunun üzerine tüy dikti!
Çocukluğu ve ilk gençliği Ankara’nın gecekondu semtinde geçen ve 12 Eylül darbesini de yaşayan biri olarak bu çürümenin adım adım nasıl geliştirildiğine tanıklığımdan örnek vermek isterim naçizane…Bir nesil olarak çocukluğumuz sokakta özgürce oynayarak geçti. Gerçekten özgürdük, anne babamız bize ne olacağını düşünmezdi, çünkü herkes birbirine güvenirdi. Hatta kimi zaman sabah kalkardık ki, kapıyı kilitlemeyi unutmuşuz. Bugün değil gece yarılarına kadar sokakta olmak, anne babalar bir saat bile yalnız bırakamıyor çocuklarını. Her gün sokakların nasıl güvensiz olduğuna tanık oluyoruz. Hiç tanımadığı bir kadını takip edip öldüren, Ahmet Minguzi örneğinde olduğu gibi ‘Kendilerinden olmayan’ bir çocuğu bıçaklayan aynı yaştaki ya da bir iki yaş büyük ‘çocuklar’a tanık oluyoruz. Hrant Dink öldürüldüğünde eşi Rakel Dink’in, “Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz...” sözü de toplumu; çocuklarımızı giderek çürüten, bir katile, caniye dönüştüren bu sisteme işaret etmiyor mu?
***
İşçi ve emekçilerin sesini kısan, patronlara “Biraz da biz gülelim” dedirten, hak aramayı, sendikalaşmayı, örgütlenmeyi ‘suç’ sayan 12 Eylül darbecilerinin toplumun üzerinden bir buldozer gibi geçtiği zaman başlatıldı çürüme. İlk iş, kapitalizmin IMF, Dünya Bankası gibi kurumları........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Joshua Schultheis
Rachel Marsden