Tüm yaz harcanan absürt paralardan, sonu gelmeyen yıldız transferlerinden, plansızlıktan bahsettikten sonra Türk takımlarının hepsinin Avrupa kupası ön eleme turlarında boyunun ölçüsünü alması kusursuz bir özet oldu. Bu hüsranların üzerine uluslararası şöhrete sahip 2 teknik direktörün postalanması da bu tabloya, yani Türk futbolunun A’dan Z’ye kötü yönetildiği gerçeğine tüy dikti. Yanlış anlaşılmasın bu teknik direktörler iyi iş çıkarıyorlardı, neden kovuldular demiyorum. Bu teknik direktörlerin en başta buraya getirilmesini sorguluyorum. Temel problem, kişisel müzesinde kaç kupa olursa olsun Jose Mourinho’nun kariyerinin seyrini okuyamayanlar, Ole Gunnar Solskjaer’in oyununun ve karakterinin Beşiktaş’ın ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini süzemeyenlerdir, diyorum.

Samsunspor’un Panathinaikos’a elenmesi, Fenerbahçe’nin Benfica’ya neredeyse isabetli şut atamadan teslim olması; Beşiktaş’ın Lausanne’a diş geçirememesi, Başakşehir’in U. Craiova’dan hızlandırılmış futbol dersi almasıyla aynı şekilde değerlendirilemez elbette. Ancak onların medyatik başkanının rövanş maçı öncesi “Türkiye’de oyuncu yok” diyerek TFF’ye yaptığı yabancı serbestisi çağrısı ilginç bir tartışma konusu olarak önümüzde duruyor. Çünkü bu kadar para harcayan, ille de şöhret peşinde........

© Evrensel