menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı

72 0
14.09.2025

7 Ekim 2023’ten bu yana sahnelenen güç oyunları, bölgesel aktörlerin masasına melanet lokmalar bıraktı. Yutulması da zor hazmı da.

İsrail’in “yedi cepheli savaş” adına açtığı düşmanlık pergeli, ‘direniş ekseni’ diye mimlenen tarafları kapsadığı sürece sorun etmediler.

ABD Başkanı Donald Trump’ın cebine trilyon dolarlar boca etmenin, Amerikan silahlarına çuvallarca para dökmenin ve Pentagon’a üsler tahsis etmenin kendilerini koruyacağını sandılar. Bunun böyle olmadığını ilk kez Katar vurulduğunda fark etmediler. Öncesi de var. Yemen savaşında ateşin saldırgan tarafın topraklarına sıçradığı günlerdi. 2019’da Aramco tesisleri vurulduğunda Amerikalılar ıslık çalarak aylaklık yapmayı seçti. O zaman Suudiler “Acaba Çin ve Rusya ile daha fazla yakınlaşsak nasıl olur” diye sormaya başladı. İlişkileri çeşitlendirme kartı esasen Amerikalılardan yeni bir stratejik ortaklık paketini temin etmek içindi. İşe yaradı. Fakat Hamas niyetine Katar’ın vurulması, ABD’nin sadece direniş eksenine değil müttefiklere karşı da İsrail’e dokunulmazlık kazandırdığını tescilledi.

10 bin Amerikan askerinin konuşlandığı El Udeyd Üssü, Katar’ı koruma taahhüdünü çöpe attı. İsrail vururken Amerikalılar, Katar üzerindeki kalkanı kapattı.

Şimdi Arap Birliği’nde çaresizce 2015’te Mısır’ın öne sürdüğü Arap NATO’su fikrini pişirmeye çalışıyorlar. Bunun İsrail’in saldırganlığını sınırlamayacağını biliyorlar. İsrail’i durduracak yegâne iki şey var: Biri saldırganın canını yakacak yaptırımlar, önlemler ve kararlardır. Diğeri İsrail’i her koşulda koruyan ve kollayan ABD’ye dişini göstermektir. Gazze’de Amerikan desteğiyle yürütülen soykırımın gölgesinde 4,2 trilyon dolar yatırım paketleriyle Trump’ı memnun edenler bu iradeyi gösteremez.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Nil’den Fırat’a ‘Büyük İsrail’ idealine bağlı kaldığını söylediğinde de afalladılar. Gazze’deki soykırıma göstermedikleri tepkiyi gösterdiler…

İran ve Yemen’in İsrail’e fırlattığı füzeleri durdurmak için çırpınan Arap ülkeleri yarın bir gün kendilerinin de güvende olmadığını nihayetinde gördü.

Sınırsız küstahlık karşısında çaresizliğin kendini faş ettiği bir diğer yer Suriye. Esad rejiminin düşüşünü kâr sayarken, Körfez’den Batı’ya alkışlanan eksen değişikliği Suriye’yi güvende tutmaya yetmedi. Yeni Suriye’nin yeniliğindeki tek şey, İsrail’in sürekli tecavüz edebildiği bir ülke haline getirilmesidir. Suriye sıfırlandığında Şam yönetimi, “Güney Suriye tampon bölge olacak”, “işgal edilen yerler unutulacak”, “Suriye hava sahası İsrail jetlerine açık kalacak”, “İsrail’in Suriye topraklarında operasyonel özgürlüğü olacak”, “Suriye ağır silahlar temin edemeyecek” ve “Türkiye’ye üs vermeyecek” şeklindeki dayatma listesiyle karşılaştı. Suriye tecrübesi ortadayken Suudi-Emirlik-Katar üçlüsü başta olmak üzere Arap ülkeleri ABD’nin Lübnan’ı sıfırlama planına omuz veriyor. Hizbullah’ın silahları elinden alındığında İsrail Suriye’ye yaptığından daha beterini Lübnan’a yapacak.

Suriye bahsi açıldığında tabii çaresizlik bayrağı nevzuhur İttihatçılara geçiyor. Suriye’de ABD ile çıkar birliğinin Suriye Demokratik Güçleri’ne Ankara’nın hassasiyetlerine uygun bir çözüme hizmet edeceği hesabını yaparken İsrail’in Türkiye’ye de sınırlar çizeceğini öngöremediler. Yıktıkları Suriye’nin aslında İsrail’le Türkiye arasında koca bir tampon olduğunu şimdi anladılar. İsrail etki, kontrol ve operasyonel sınırları genişletiyor. İran’a saldırıyı kolaylaştıran Irak ve Suriye sahasının İsrail için dikensiz hale getirilmesiydi. Katar’a saldırıyı kolaylaştıran da bu koridor........

© Evrensel