menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti

179 0
25.08.2025

Suriyeli siyasi aktörlerin 1930’larda Siyonist Yahudilerle başlayıp İsraillilerle devam eden temasları bir düşmanla ilişkinin tipik özelliklerini taşıyordu. Pazarlığın özünde toprağı korumak ya da yitirileni geri almak vardı.

Hiçbiri, Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) yönetiminin iş birliği ve tavizlere açık pragmatizmini taşımıyordu. Farklı tonlarıyla siyasal İslamcılık kendi çıkar ve bekası için ulusal davaların çizgilerini aşındırma eğilimleri taşıyor. Bunu Mısır’dan Tunus’a, Libya’dan Suriye’ye kadar pek çok yerde ispatladı. Suriye’de işler daha da çirkinleşti.

Siyonist teşkilatların Filistin topraklarına kazık çakıp genişleyen işgalci varlığını mümkün kılan enstrümanlar bugün de geçerliliğini koruyor. Finansal güç, siyasi-diplomatik nüfuz ve tedhiş kapasitesi…

Fransız manda döneminde bağımsızlık arayışındaki Suriyeli aktörler ile Filistin’de devlet kurma peşindeki Yahudi Ajansı arasındaki temaslara yön veren mantık sanki bugün kurulan masalara da nüfuz ediyor.

O vakitler Yahudilerin kurduğu denklem para karşılığında toprağa dayanıyordu. Suriyeliler ise İsrail projesine ve toprak tavizine yanaşmıyor, ama Yahudilerle teması küresel çapta finansal ve diplomatik güçleri nedeniyle önemsiyordu. Basit bir beklenti vardı: Yahudilerle diyaloğu ilerletirsek Fransız siyasetindeki etkili Yahudiler, Suriye’nin bağımsızlığının onaylanmasını sağlayabilir. 1936’da Fransızlar bağımsızlık talebini reddettiğinde Suriyeliler bunu, Suriye’den istediğini alamayan Yahudilerden bildiler.

Hafız Esad döneminde Madrid ve Shepherdstown’da Amerikalılar aracılığıyla yürütülen doğrudan görüşmelerin sonuçsuz kalması işgal edilmiş toprakların iadesindeki ısrardan dolayıydı.

Beşşar Esad dönemindeki dolaylı görüşmelerin netice vermemesi de aynı sebeptendi: Masada “barışa karşı toprak” önerisi etrafında laf çiğnense de esasen İsrail’in Golan Tepeleri’nden çekilmeye niyeti yoktu.

Amerikalılar ve İsrailliler açısından Suriye, müzakere edilmesi ve dikkate alınması gereken bir muhataptı. Bugünün bağlamları, esasen Suriye’yi Fransız manda döneminden daha beter bir dip noktaya çekti. Suriye artık Amerikalılar ve İsrailliler açısından dikte edilebilir bir tarafı teşkil ediyor.

HTŞ yönetimi, Shepherdstown’dan sonra Şam’ın sakındığı doğrudan görüşmelere hızlıca girdi. Yeni temasları karakterize eden temel faktör eşitlik değil mahkumiyet ilişkisidir.

Suriyeliler henüz bağımsız bir devletleri yokken ve büyük beklentiler içinde olmalarına rağmen Siyonistlere istediklerini vermedi. Buna karşın Körfez-Batı blokunun himmetiyle meşruiyet sorununu hızlıca aşan ve BM’de Suriye’nin koltuğuna sorunsuz oturan HTŞ, peşinen çok şey sundu.

8 Aralık 2024’te Şam’a ulaşır ulaşmaz İsrail’in sunağına koymaya başladıkları şeyler az değil. Bir kere İsrail’e İran, Hizbullah ve Haşd’uş Şaabi........

© Evrensel