İçimizdeki Odysseus ve Eve Dönme Arzusu
Londra’daki göçmen ruhlar için…
“İnsanın gerçek vatanı, çocukluğudur.” Rainer Maria Rilke
Her göç, bir anlamda yola çıkıştır; bazen bir arayış, bazen bir kaçış. Londra sokaklarında yürürken yalnız olmadığımızı biliriz. Yanımızdan geçen her aksan, her mimik, başka bir kültürün gölgesini taşır. Biz Türkler içinse göç, çoğu zaman geçmişle bugün, kökle dallar, ev ve dünya arasında kurulan çetrefilli bir köprüye dönüşür.
Bu yazı, Londra’da yaşayan binlerce Türk vatandaşı için, fakat daha da önemlisi her göç etmiş ruh için yazıldı. Çünkü her birimizin içinde bir Odysseus var. Ve hepimizin içinde, geceleri sessizce kıpırdanan o soru var: “Ben nereye dönmek istiyorum?”
Odysseus’un Troya’dan ayrılıp on yıl boyunca evine dönmeye çalışması, sadece bir deniz yolculuğu değildir. O, bir aidiyet arayışıdır. Çünkü “eve dönmek”, çoğu zaman bir coğrafyaya değil, bir duyguya dönmektir. Kimliğe, sıcaklığa, tanıdıklığa… Ya da bizden hiç ayrılmamış bir parçaya.
Göçmenlik üzerine yapılan sayısız araştırma, göç eden bireylerin zamanla bir “kimlik ikilemi” yaşadığını ortaya koyuyor. University College London’da yürütülen 2021 tarihli bir çalışmaya göre, uzun süreli göçmenlerin G’si zaman zaman “aidiyet krizleri” yaşadığını, 1’i ise “ev duygusunu” hiçbir yerde tam hissedemediğini belirtiyor.
Londra’da yaşayan pek çok Türk için bu şehir, fırsatların adresi. Ancak aynı zamanda nostaljinin de adresi. Her yeni başarı, her uyum sağlamış davranış, içimizde bir eski davranış kalıbını törpülüyor. Bu da zamanla bir kişisel iç çatışma yaratıyor: “Buraya ait miyim, yoksa oraya mı?” Ve daha zor olanı: “Peki ben kimim?”
Psikolog Carl........
© Eurovizyon
