Her Alime Bir Zalim Gerekir…
Hayatta bazen bizi güçlendiren, en çok zorlayan insanlardır. Belki onu “zalim” olarak adlandırırız. Ama o kişi, aslında bizim bilimsel ve vicdani dönüşümümüzün yapıtaşlarını yaratıyor olabilir. Bu yüzden deriz ki: “Her alime bir zalim gerekir.”
Bu deyim, sadece teorik değil — pratikte de derin anlamlar taşıyor. Çünkü bilgi ve bilgelik, sorguyla, direnişle, çatışmayla şekillenebiliyor. Kendi gelişimime baktığımda da hayatımdaki “zor”, “zalim” insanlar benim ben olmamı sağlayanlar olmuş.
Zor insan, alimlik yolculuğunun sınavına dönüşür. Eğer bir kişi içeride ya da dışarıda hiçbir “zalim” figürle karşılaşmamışsa, bilinci henüz sınanmamış demektir. Zaman zaman işler zorlaşınca, fikirlerimiz eleştirilince, sınandıkça, yanlışlandıkça, dışlandıkça… İşte o anda düşünmeye başlarız. Ve bu sorgu, bizi alim olmaya taşıyan bir adımdır.
Zorluk direncin artışıyla bağlantılı. Araştırmalar gösteriyor ki, travma veya zorlu deneyimler kişiye yeni bakış açıları kazandırabiliyor. Dr. Richard Tedeschi ve Lawrence Calhoun’un tanımladığı Post‑Traumatic Growth (PTG) kavramına göre; travmatik olaylar sonrası bireylerde yaşamdan zevk alma, kişisel güç, yeni olasılıklar, daha derin ilişkiler ve kişisel anlam gibi olumlu değişimler gözlemleniyor. Gerçekten de araştırmalar, travma yaşayan kişilerin ’a kadarının zihinsel büyüme belirtisi gösterdiğini ortaya koyuyor. Ayrıca psikolojik direnç (resilience) kavramı üzerine yapılan çalışmalar, özellikle çocukluk çağında zorlu deneyim yaşayan bireylerin büyük bir bölümünün dayanıklı bireylere dönüştüğünü gösteriyor. Tabi ki ele alınması gereken başka bir istatistik kötüye maruz kalan bireylerin c'ü yüksek direnç sergileyemiyor, yani sosyal destek ve içsel kaynaklar kritik oluyor.
Girişim dünyasına baktığımızda da benzer bir tablo var. Erken dönem başarısızlıklar........
© Eurovizyon
