menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

YA TAKSİM, YA ÖLÜM

7 3
23.05.2025

Malumunuz İngiltere İkinci Cihan harbi sonrası tası tarağı toplayıp Kıbrıs’tan elini ayağını çekme noktasına geldiğinde ister istemez Kıbrıs’ın yönetimi Rum ve Türk tarafına geçer. Bu bir anlamda Ada’nın Yunanistan’ın insafına bırakılmaması anlamına gelir. Ancak uygulamaya baktığımızda kazın ayağı hiçte öyle olmaz. Nasıl ki İngiltere sanki çekilmiş gibi gözüküp Ada’da garantör devlet olarak iki askeri üs bulunduraraktan varlığını hissettirmişse, aynen öyle de Yunanistan’da Ada ile olan bağını bir şekilde sürdürecektir. Her şeye rağmen yine de uzun bir aradan sonra Kıbrıs’ın her iki yakasının da üniter devlet olarak kabul görüyor olması önemli bir aşama sayılırdı. Şimdi önemli olan bundan sonraki aşamaların ne getirip getirmeyeceğidir. Nedir o aşamalar diye baktığımızda bir kere Ada halkının yeniden Anayasa oluşturma hakları yoktur, bu yüzden tam bağımsızda sayılmazlardı. İcabında kendi kaderlerini tayin etmeye kalkışmış olsalar İngiltere, Yunanistan ve Türkiye garantör devlet olmaktan doğan hakları kullanarak izin vermeyecekleri malum. Dolayısıyla Kıbrıs’ta tam bir üniter devletin varlığının oluşumundan söz etmek çok zor görünüyordu. Baksanıza Ada’nın kuzeyinde Türk tarafı istenmeyen ve dışlanır konumda iken Rumlarınsa değme keyfine… Rumlar üstüne üstük hem diplomatik kanalları kullanmaktalar hem de gerektiğinde şiddet kullanır tutum sergiliyorlardı. Nitekim Rum tarafın Helenist ayarları galebe çaldığında Türk köylerini basıp nice masum insanların canına kıyacak kadar alçakça katliamlarını sürdürüyorlardı. Şimdi gel de girişilen bu katliamlara yürek dayansın. İşte 1950 yılların sonunda Türk kamuoyu yürekleri dağlayan bu zülfüyârımıza dokunan bu elim hadiseler karşısında sessiz kalmayıp ‘Ya Taksim, Ya Ölüm’ sloganları eşliğinde tepki mitingleri yapmaktan kendilerini alıkoymayacaklardır. Derken Türk kamuoyunun bu çığlığı karşısında Türk hükümeti müdahalede bulunmak ister, ama bu müdahale isteği her zaman olduğu gibi BM ve ABD barikatına takılacaktır.

Dedik ya, Rumların değme keyfine. Bir bakıyorsun 1960 yılı itibariyle Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşunun gurur okşayıcılığıyla ENOSİS çalışmalarına hız vereceklerdir. Nitekim bunun ilk işaretlerini 1963’te gerçekleşen kanlı Noel eylemlerle kendini gösterecektir. Bu eylemle verilmek istenen mesaj besbellidir; Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamaktır dert davaları. Hiç kuşkusuz Ankara, bu durumda Rum tarafına karşı elini kolunu bağlayıp seyirci kalamazdı, bilakis kendi stratejini belirleyerek hareket edecektir. Tabii Ankara strateji belirlerde Rumlar boş durur mu, EOKA’cılar da hemen Yunan askerleriyle birlikte 15 Temmuz 1974 yılı itibariyle kendilerine engel gördükleri Makarios’u bir darbeyle devirip Kıbrıs Helen Cumhuriyetini kurmaya kalkışacaklardır. İşte bu kalkışma bizim açımızdan bardağı taşıran son damla olur. Öyle ki bu kalkışma Türk kamuoyunda ‘Al kurtul’ tepkisiyle karşılık bulur. Derken Türkiye kamuoyu rüzgârını da arkasına almasıyla birlikte 20 Temmuz 1974’de Kıbrıs’a garantör devlet olmaktan doğan haklarını kullanacak noktaya gelip bu durum adaya çıkarma yapmanın gerekçesini oluşturur. İşte bu gerekçeyle Kıbrıs Barış Harekâtı adı altında yaptığımız çıkarmamızı zaferle taçlandırıp, bu sayede cunta yönetimi düştüğü gibi ardından Cenevre görüşmeleri de başlatılır. Ancak görüşmeler beklentilerimizi karşılayacak türden neticeyle sonuçlanmaz, ister istemez Mehmetçiğin 14 Ağustos 1974’de adayı ikiye ayıracak şekilde fiili müdahalesiyle kendi çözümümüzü kendimiz neticelendirilip bugünkü yeşil hatla sınırları belirlenen alanı “Bağımsız Kıbrıs Türk Federe Devleti” ilan ederek zaferimizi kutlarız.

Kıbrıs Barış Harekâtını zaferle neticelendirmesine neticelendirdik ama Yunan lobisi boş durmayacaktır. Lobi faaliyetleri meyvesini verir de. Nitekim ABD Türkiye’ye karşı silah ambargo uygulayacaktır. Ne diyelim, işte görüyorsunuz kazınılan zaferimizi bile ağız tadıyla kutlamamıza fırsat vermeyeceklerdir. Oysa kazanılan bu zafer Yunanistan’a da hayrı dokunur bir çıkarmaydı. Nasıl mı? İşte bu zafer sayesinde Yunanistan’da albaylar cuntası devrilip........

© Enpolitik