menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TARİHİ SÜREÇ İÇERİSİNDE KIBRIS

39 1
09.05.2025

Kıbrıs tarih boyunca gözde adamız olmuştur hep. Hem nasıl gözde olmasın ki? Şöyle tarihe bir göz attığımızda Fenikelilerden tutun da sırasıyla Romalılar, Cenevizlilerden ve İngilizlere kadar pek çok ülke elbette ki süs olsun diye Kıbrıs’a gelmiş değillerdir. Ancak bizim açımızdan durum biraz farklıydı elbet. Öyle ki Hz. Osman (r.a)’ın hilafeti döneminde buralarla olan gönül bağımız daha çok fütuhat amaçlı Şam valisi Hz. Muaviye ordusunun ayak basmasıyla gerçekleşir. Keza Osmanlı döneminde de aynı amaç doğrultusunda Kıbrıs’a olan ilgimiz Lala Mustafa Paşa döneminden Abdülhamit’e uzanan bir zaman dilimini kapsar.

Hele tarihler 1878’i gösterdiğinde adanın önemini ortaya koyacak en belirgin veri hiç kuşkusuz İngiltere’nin Sultan Abdulhamid’den adayı bir bedel karşılığında yani Rus yayılmacılığına karşı Osmanlının korunacağı taahhüdünde bulunmalarına binaen adayı rehin almaları buraya olan ilginin düşündüğümüzden çok daha ileri boyutta olduğunu gösterir. Gerçekten de bizde o günkü Rusya ile olan bir takım meselelerden dolayı ilerisinde tekrar bizim uhdemize geçmesi kaydıyla rehin olarak vermiş olduk. Asla tapusunu vermiş değiliz. Zaten vergisi alınan bir toprağın tapusu da bizim demektir. Ancak ne var ki, bu güzelim ada Lozan’da tapusu da elimizden kayıtsız şartsız çıkmış olur. Belli ki İngilizler açısından adanın önemi çok iyi kavranmış olsa gerek ki, bizim adımıza müzakereleri yürüten Lozan heyetini değim yerindeyse ayakta uyutup bir şekilde masada kendi ellerimizle tapusunu onlara teslim etmişiz de. Tabii adanın önemini ortaya koyan sadece bunlarla sınırlı değil elbet, bir kere her şeyden önce adanın Akdeniz havzası alanı içerisinde jeo-stratejik bir konumda yer alması da önemini ortaya koyan bir diğer ayrıcalıklı özelliğidir. Hakeza adanın aynı havzada pek çok medeniyete beşiklik etmesi, okyanusları birbirine bağlayacak stratejik üs konumda olması gibi pek çok avantajları bağrında taşıması da önemli bir noktada olduğunu ziyadesiyle ortaya koymaya yetiyor. Üstelik buraya ayak basanlar kendisiyle alakalı bulabileceği ne dini ne de kültürel bağı olmadığı halde gelmekteler, tam aksine her gelen kendinden bir şeyler katıp gelmekte. İyi ki de bir şeyler katıp geliniyor, bu sayede Kıbrıs Akdeniz’de medeniyetlere beşiklik eden inci bir ada olarak göz kamaştırır konuma yükselir de. Nitekim Kıbrıs tarihi süreç içerisinde Asurlar Mısır, İran ve Büyük İskender’in Makedonya’sı gibi pek çok kadim milletlere beşiklik ederek kazandığı bu göz kamaştırıcı engin kültür havzası birikimiyle de geleceğe yelken açmış olur. Hiç kuşkusuz bu arada Roma’nın buralara olan ilgisini de es geçmemek gerekir. Hani tüm yollar Roma’ya çıkar sözü var ya, aynen öyle de, tarihler 395 yılını........

© Enpolitik