menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yargısız infazlar çağında avukatlık yapmak

8 1
06.05.2025

Öyle bir çağda yaşıyoruz ki; mahkeme salonlarının kapıları açılmadan kararlar çoktan verilmiş, infazlar sosyal medya ekranlarında çoktan tamamlanmış oluyor.

Artık yargı, mahkemelerde değil; tweetlerde, manşetlerde, algoritmalarda kuruluyor.

Masumiyet karinesi, yalnızca bir anayasa maddesi değil; her gün infaz edilen bir hayaldir artık.

Savunma hakkı, linç çağrılarına boğulmakta; deliller ise algı selinde kaybolmakta.

Ancak Avukatlık, duvarların ardında susturulmuş bir meslek değil; vicdanın nabzını sokakta, ekranda, kamuoyunun yüreğinde tutan bir mücadeledir artık.

Roma'nın forumlarından, Cicero’nun sesinden başlayan bir gelenek bu:

Adalet yalnızca yargıca değil, halka da anlatılır. Çünkü yargı, yalnızca bir karar değil; bir iknadır, bir vicdandır.

Ortaçağ’da susturulan avukatlar, yalnızca bir meslek değil; insanlık onuru için direnişi temsil etti.

Fransız Devrimi’nde savunma, ilk kez bir ayrıcalık değil, bir insanlık hakkı olarak tanındı.

Bugünse, AİHM kararları dahi der ki:

Avukat yalnızca mahkemeye değil, topluma karşı da konuşur.

Çünkü adaletin adresi artık sadece dosyalar değil; kamu vicdanıdır.

Oysa ki bugünün yargı şovunda avukata biçilen rol önceden hükmü verilmiş dosyalarda savunmayı oynamakla sınırlı tutulmak isteniyor

Yargısız infazlar çağında hukuksal katliam

Sosyal medya postları, emniyet açıklamaları, manşetler:

Henüz mahkemeye bile çıkmamış bireyler toplum önünde suçlu ilan edilmekte.

Masumiyet karinesi: Ekranlarda boğuluyor.

Savunma hakkı: Yargılanmadan itibarsızlaştırılıyor.

Deliller: Algı çarpıtmasının........

© Elips Haber