menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tekstil ve hazır giyimde kabahat kimin?

27 1
24.11.2025

Gün geçmiyor ki tekstil ve hazır giyim gibi emek yoğun sektörlere ilişkin olumsuz bir değerlendirme duymayayım ya da buna dair bir haber okumayayım. Yükselen üretim maliyetleri, kapanan işyerleri, akın akın Mısır’a giden işletmeler, azalan ihracat performansı haberleri, açıklamaları…

Aslında elbette bu haber bombardımanının bir dönemsel yanı da var. Bu ara asgari ücret belirleme aşamasında emek yoğun sektörlerdeki “sıkıntı”yı daha bir sık duyuyoruz sanki. En azından benim izlenimim böyle.

Ortadaki anlatıya bakarsanız kabahat yüksek faiz, banka kredisine erişimin zorlaşması, değerlenen Türk Lirası. Bu durumda kabahatli, sözde “enflasyonla mücadele” programı. Bu neye yol açıyor? Siyaset 2026’da istikrar arayışı sürecini yolda bırakır beklentisine elbette. Bu beklenti altında, değil şimdiki gibi natamam program, tam bir ekonomik program bile başarılı olamaz.

Bu anlatıda şirketler kesimi dahil herkes görevini yapıyor. Bir tek enflasyonla mücadele edenler, 2018’de Nebati ile bile bile çıkartılan yangını özveriyle söndürmeye çalışanlar kabahatli. Öyle mi? Hayır.

Türkiye, dekarbonizayon gündeminin gerektirdiği uyumu bir türlü gösteremediği için de şirketlerimiz yeniden yapılanmakta olan tekstil ve hazır giyim değer zincirlerinin dışına itiliyor. COP 31 önümüzdeki yıl Türkiye’ye gelirken Türkiye’nin uyuşuk yeşil dönüşüm gündeminin başımıza açtığı işlere odaklanmanın tam zamanı. Böyle bakarsanız kabahatliler listesini süratle genişletmek ve şirketleri de bu listeye eklemek gerekiyor.

Hal böyle olunca ortadaki performansa hızlıca bir bakmakta fayda var doğrusu. Rakamlar ortada aslında. Ortada bir sıkıntı var gibi duruyor hakikaten ancak bu sıkıntının kaynağı konusunda rivayet muhtelif.

Şimdi ben, o “zaten artık Türkiye’nin bu sektörlerden çıkma vakti” diyen ekolden değilim. Her sektörde ucuz işgücüne ihtiyaç duyulabilecek katma değeri düşük işler olabildiği gibi katma değeri yüksek işler de var.

Strateji herhalde yıllardır yaparak öğrendiklerimizi unutmak değil, yapabildiklerimizi daha iyi yapmaya odaklanmak olmalı. Belli ürünlere odaklanmak ve bu ürünlerin değer zincirinde bir üst aşamaya sıçramak bir nevi. Bu durum tekstil, hazır giyim ve deri gibi emek yoğun sektörler için de geçerli.

Tekstil, hazır giyim, mobilya, deri ve ayakkabı başta olmak üzere emek yoğun sektörlere yönelik yeni bir stratejiye ihtiyacımız var. İtalya’nın mesela 1950’lerden bugüne, nereden nereye geldiğine daha iyi bakmakta fayda var sanki. Suriye’nin bu yeni........

© Ekonomim