Bazı kitaplar yalnızca geçmişi anlatmaz; aynı zamanda geleceğin aklına ve vicdanına seslenir. Yazar, sanat tarihçisi ve yayıncı Lucinda Hawksley imzalı Kadın Hakları Tarihi, kadınların yüzyıllar süren eşitlik mücadelesine dair bir tarihsel panorama sunarken, tarihin erkek egemen satır aralarını kadın sesleriyle dolduruyor. Türkçeye Say Yayınları etiketiyle çevrilen eserde Hawksley, akademik bir soğukluktan uzak, ama tarihsel ciddiyetini asla yitirmeyen bir anlatımla okuyucusunu Caroline Norton’un kişisel dramından Kibritçi Kızlar Grevi’nin sınıfsal öfkesine, Süfrajet hareketinin kitlesel eylemlerinden Epsom Derbisi’nde Emily Davison’ın ölümüne kadar geniş bir zaman ve olay dizgesinde dolaştırıyor. Kitap yalnızca tarih anlatmıyor; direnişin izini sürüyor, hak mücadelesinin görünmez kahramanlarını görünür kılıyor.
Kitabın ilk dikkat çekici durağı, 19. yüzyıl İngilteresi’nde kadının ne kadar “hak sahibi” olduğunu –daha doğrusu olmadığını– gözler önüne seren Caroline Norton’un trajik yaşamı. Kocasından boşanma hakkı bulunmayan, çocukları üzerindeki yasal tasarrufu olmayan, ekonomik özgürlüğü elinden alınan bir kadının dramı, aslında sistematik bir eşitsizliğin mikro-tarihsel örneği olarak işleniyor. Hawksley, Norton’un bireysel acısını, tarihsel bir kıvılcım olarak okuyarak bu acıyı bir dönüşümün başlangıç noktası hâline getiriyor.
Mücadele, sadece burjuva kadınların oy hakkı........

© Edebiyat Burada