menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni ekonomik düzen

39 0
06.09.2025

Trump’ın ABD merkez bankasının bağımsızlığına göz dikmesi örneğinde olduğu gibi popülist liderlerin kurumları siyasetin güdümüne sokmaya çalışmasının halkın refahında artışla sonuçlanmasını beklememek gerekiyor. Trump’ın ‘büyük güzel yasa’ diye pazarladığı zenginlere vergi indirimi getiren yasa bunun bir örneği.

Trump’ın dış ticaret hamle­lerini o kadar konuştuk ki, sanki dünya ekonomisini sadece onun tweetleri belirliyor­muş gibi oldu. Ama dış ticaret, bu yeni ekonomik düzenin sadece bir parçası. Hatta belki de en önemli parçası bile değil. Değişim öyle de­rin ki, “ABD mi kazanacak, Çin mi?” diye çekirdek çitleyerek izlediği­miz bir dizi izlemiyoruz.

Geçen hafta yapılan Jackson Ho­le toplantılarında Powell, Trump’ın aylardır süren tehditleri altında ko­nuştu. Malum, faizleri düşürmezse Trump, Powell’ı görevden almak­la tehdit ediyordu. Trump için faiz oranı kahve fiyatı gibiydi: “Ne ka­dar düşük olursa o kadar keyifli.” Görevden alma tehdidi Powell ile de sınırlı değil. Konut kredisi baş­vuru belgelerinde sahtecilik yaptı­ğı iddiasıyla karşı karşıya olan Fed Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Cook da tehdit altında.

Jackson Hole toplantısında Powell faiz indirimi sinyali verin­ce Wall Street şenlik havasına girdi girmesine ama bu şenlikte, ‘Bağım­sız Merkez Bankası’ tartışmasının da ateşi yakıldı.

Amerika için pek alışık olun­mayan bir tartışma bu, ama bize yabancı değil: Bir aralar siyaset­çi–merkez bankası gerilimi bizim televizyonların sabah kuşağının vazgeçilmez konuları arasındaydı.

ABD’de bağımsız merkez........

© Dünya