menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Maden–tarım paradoksunun anatomisi

15 0
20.08.2025

Zeytin, bu toprakların kadim barış sim­gesi… Fakat bizde barışın ömrü, altının değer kazandığı günlere kadar sürer. Çün­kü altın yükselince, zeytinlikler bir anda “stratejik kaynak alanı”na dönüşür. Tercih hep aynıdır: Tarım mı, maden mi? Cevap bellidir; maden. Çünkü madencilik, özel­likle altın ve bazı ihracata konu madenler­de, tarıma kıyasla daha kısa sürede döviz akışı sağlayabilir.

Oysa zeytinyağı sabırla yoğrulur. Dalın­dan sofraya gelmesi aylar, pazara girme­si yıllar alır. Hele Avrupa Birliği pazarına ulaşacaksa, kota, standart, sertifika derken bu yol iyice uzar. Madende ise başka bir tempo vardır: çıkar, sat, nakde dönüştür. Ne kota ne bekleyiş… Biri aceleyle tüketi­len bir öykü; diğeri uzun soluklu bir roman.

Dış borcun büyük kısmı döviz cinsi. İh­racatımızın önemli bölümü tek bir pazara, Avrupa Birliği’ne bağlı. Finansman koşul­larındaki her dalgalanma, döviz ihtiyacını büyütüyor. Böyle dönemlerde, hızlı gelir sağlayabilecek alanlara yönelmek kaçınıl­maz hale geliyor. Madencilik ve enerji pro­jeleri bu yüzden öne çıkıyor. Çünkü bunlar, tarımsal ürünlerin aksine, daha az kısıtla­ma ve daha hızlı nakit akışı sunuyor.

Bir ülkenin kalkınma hikâyesi, bazen devasa fabrikalarla, bazen yeni pazarların kapısını aralamakla, bazen de kökleri........

© Dünya