Taş yerinde ağırdır: “Wellness” trendi, hayvancılık geleneği ve gıda fiyatları
“Bir Hanım vardı – şıkır şıkır. Cennete merdiven satın alan. Yolumuzda giderken, yüreklerimiz gölgelerimizin karaltısındayken; ilerde yürüyen bir Hanım vardı – hepimizin bildiği – pirüpak, taş gibi dimdik... Cennete merdiven döşeyen.” Led Zeppelin
COVID sonrasında “wellness” küresel bir dalgaya dönüştü. Ruh – beden dengesi peşinde sağlıklı yaşam. Gastronomiden modaya kadar pek çok alanda pazarın yerleşik dengeleri bozuldu. Nike ile Adidas’ın kırılganlığı, spor salonlarının kepenk indirişi, gıda fiyatlarının rekor serisi… Hepsi aynı hikâyenin parçaları.
22 Eylül tarihli “Süt Bıyığı” başlıklı yazımızda süt ürünlerinin yüksek protein muhteviyatını tartışmıştık. Peşi sıra yazılarda wellness akımının fiyatlara üç ana hat üzerinden yansıdığını belirlemiştik:
1.Meyveler – özellikle tropikler,
2.Tereyağı gibi doğal yağlar ve
3.Protein grubu – et, süt, peynir ve yumurta.
Birleşmiş Milletler (BM) Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) her ay başında gıda fiyatları endeksini açıklıyor. FAO endeksi, yağ, süt ve et fiyatlarını içerirken standardizasyon problemleri nedeniyle meyve fiyatları endekste yer almıyor. Tahıl bazlı endeks, küresel bolluğa bağlı tarım emtialarındaki düşüşü yansıtıyor. Manşet endeks, üç aydır negatif bölgede. Sene başında hem BM hem de Dünya Bankası gıda fiyatlarında gerileme öngörüyordu.
Oysaki yağ endeksi son üç yılın zirvesinde, et tarihi zirvede! Süt ise ancak dönmeye başladı.
Eğer FAO, meyve fiyatları için de bir endeks açıklasa onu da tarihi zirvede görecektik. Çünkü gerek ülkemizdeki tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) gerek uluslararası güvenilirliği yüksek kurumların hesaplamaları bu doğrultuda:
* Türkiye’nin meyve ithalatı 500 milyon dolar arttı.
* Avrupa’da meyve fiyatları son 5 yılda 0 yükseldi.
* ABD’de artış........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein