İtibarın Koruyucusu: Krizsiz İletişim
Son dönemde medyada, yanlış PR stratejileri uygulayan, krizleri yönetemeyen ya da yönetmekte geç kalan sanatçı danışmanları, PR şirketleri ve basınla ilişkiler firmalarının örneklerine sıkça rastlıyoruz. Yanlış yönlendirmeler, eksik bilgi akışı veya kriz anında sessizlik, markaların ve kişilerin yıllarca inşa ettiği itibarı birkaç günde sarsabiliyor. Bu yazıyı bir tercihten çok, bu durumların artmasıyla ortaya çıkan bir gereklilik olarak kaleme alıyorum. Amacım, sektörümüzde krizsiz iletişimin neden sadece bir “tercih” değil, artık bir zorunluluk haline geldiğini hatırlatmak.
HEP DUYARIZ AMA NE KADAR UYGULARIZ?
İletişim dünyasında sık duyduğumuz bir söz vardır: “En iyi kriz yönetimi, krizi hiç yaşamamaktır.” Biz buna krizsiz iletişim diyoruz. Yani sorunlar büyüyüp masaları yangın söndürme moduna geçirmeden önce, ilişkileri, mesajları ve beklentileri netleştirmek… Bu, sadece bir iletişim yöntemi değil; kurumsal bir refleks, marka kültürünün en kıymetli parçasıdır. Krizler genellikle aniden ortaya çıkmaz; sessiz, küçük işaretlerle başlar. O işaretleri fark etmek ve doğru zamanda doğru cümleleri kurmak, tüm süreci değiştirebilir.
PEKİ, KRİZSİZ İLETİŞİM NEYE DAYANIYOR?
Önleyici adımlar atmak, risk sinyalleri gelir gelmez harekete geçmek, şeffaf bilgi........
© Dizi Doktoru
