Özgürlük ve Mahremiyet Arasında Değerlerimiz
Özgürlük
Toplumlar birbirinden çok çabuk etkileniyor. Şüphesiz bunda iletişim araçlarının gelişmesi ve internet imkanı son derece etkilidir. Sanayi devrimi ve sonrasında toplumlarda sosyal alanda çok hızlı değişiklikler oldu. Birinci dünya savaşı sonrasında ikinci dünya savaşı ile nüfus konusunda da değişiklikler oldu. Ama artık savaşların şekli değişti. Başta enerji olmak üzere yeraltı kaynakları ve ideolojiler üzerinden ciddi bir rekabet ve çoğu zaman da farklı yöntemlerle ülkelerin mücadelesi devam ediyor. Bu konuda en büyük yarayı alan şüphesiz İslam ülkeleridir. Toplumlara yön vermek ve sosyal olaylar üzerinden kendi istediklerini yaptırmak isteyenler kavramlar üzerinden de mücadelesini yürütüyor. Bazen tarihi değer ve kavramlara atıf yapılıyor. Bazen de yeni kavramlar üzerinden mücadele yürütülüyor. Bunlardan birisi de şüphesiz ki özgürlük kavramıdır.
Bir insanın istediğini yapabilmesi anlamında özgürlük hem önemli hem de güzeldir. Peki, özgürlük kavramı bu kadar basit bir konu mu? Elbette ki değil. Bu konuda yapılmış çok sayıda akademik çalışma var. Yine konunun uzmanları ve taraflarının yazı ve çalışmaları mevcuttur. Özgürlük kavramanın nasıl anlaşıldığı veya anlaşılması gerektiği önemli bir konudur. Kişi veya kişilerin her yaptığı davranış özgürlük kavramı çerçevesinde değerlendirilebilir mi? Yani hoş görülür mü?
Kişinin kendi kanaati farklı bile olsa içinde yaşadığı toplumun ve de büyük çoğunluğunun inanç ve kanaatlerini incitecek davranışlar sergilemesi özgürlük olabilir mi? Elbette olamaz. Mesela bir kişi kendi vücuduna zarar verse, sonra da “Beden benimdir, kimse karışamaz” diye yaptığını savunsa bunu özgürlük olarak mı değerlendireceğiz? Genel ahlaki değerlere göre bir yanlış var ise özgürlük kavramının arkasına sığınmak kimseyi haklı gösteremez. Toplumun genel........
© Diyanet Haber
