Yanan ormanlar değil, ciğerlerimiz, canımız, insanlığımız...
Her yaz mevsimi, yüreğimize düşen tarifsiz bir acıyla kavruluruz.
Nedeni her ne olursa olsun, ister kasıtlı bir elin eseri, isterse insanoğlunun vurdumduymazlığından neşet eden bilinçsizlik olsun, olayın vahameti zerre miskal değişmez.
Yanan sadece ormanlar değil; alevler yükseldikçe ciğerlerimiz, canımız, toprağımız ve insanlığımız da tutuşuyor.
Her bir ağaç, sanki bizden bir parça koparıyormuşçasına yanarken, içimizdeki o kadim vicdan sızlıyor.
Yeşilin yerini kızıl bir kâbus aldığında, nefesimiz daralıyor, adeta geleceğimizden çalıntı anlar yaşıyoruz.
Bu nasıl bir vicdansızlıktır ki, nasıl bir vurdumduymazlıktır, nasıl bir bilinçsizlik, nasıl bir eğitimsizlik, nasıl bir insanlık dışı haldir ki, bu durumun verdiği sebebiyet neticesinde on binlerce, yüz binlerce masum hayvan da bu alevlerin ortasında can veriyor.
Yeryüzünün........
© Diriliş Postası
