menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Terörü bitirebilecek miyiz?

19 0
11.06.2025

Ülkemiz ne yazık ki kurulduğundan beri bir terör tehdidi ve sarmalı içinde olmuştur. Kuruluş yıllarından sonra özellikle etnik terör, ülkemizin gelişme ve kalkınmasının önünde büyük bir engel olarak daima varlığını sürdürmüştür.

PKK ve Asala gibi terör örgütleri ile vücut bulan etnik terörü var edenler, Türkiye’nin gelişmesini, bölgede güçlenmesini istemeyen emperyalist güçler ve onların piyon olarak kullandıkları taşeron terör örgütleri olmuştur.

Terörü araç olarak kullanan emperyalist ülkeler, terörün sadece bir çeşidi ile yetinmemekte, buldukları ekonomik, dijital, dini vb. bütün terör çeşitlerini deneyerek hedefe ulaşmak istemişlerdir. Bunun yansıması olarak 40 senedir PKK terör örgütüne paralel FETÖ isimli CIA aparatı terör örgütünü de din maskesini kullanarak piyasaya sürdüler. 1960’lı yıllarda kuluçkaya yatırdıkları bu terör örgütünü 1980’lerden sonra canlandırmış, 2000’li yıllardan sonra da faaliyetini hızlandırarak sonunda 15 Temmuz’da gerçek yüzüyle ortaya çıkarmıştır. Emperyalistlerin aparat olarak kullandıkları din maskeli bu terör çeşidi, ne yazık ki bizim paralarımızla bizim en zeki çocuklarımızı devşirmiş ve bize karşı kullanarak tesiri yıllarca sürecek olan büyük bir travma yaşatmışlardır.

Terör kavram olarak, “korku ve şiddet kullanarak belirli siyasi, dini veya ideolojik hedeflere ulaşmayı amaçlayan eylemleri” ifade eder. Genellikle sivillere, devlet kurumlarına veya belirli gruplara yönelik baskı, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerle gerçekleştirilir. Terörü araç olarak kullananlar, hedeflerine ulaşmak için her yolu meşru gören Makyevelist bir zihniyet taşırlar. Bu sebeple terörü araç olarak kullananlarda ne insanlık, ne vicdan, ne adalet ne de hiçbir acıma duygusu yoktur. Gözlerini kırpmadan milyonlarca insanın katledilmesine sebep olurlar, milyonlarcasının yaralanmasına, aç kalmasına hiç acımazlar.

Latince kökenli “Terrere” kelimesinden türeyen terör kavramı, meydana geldiği coğrafya ve iklime göre tarih boyunca farklı şekillerde tanımlanmış ve kullanılmıştır. Kelime itibariyle “korkutmak” veya “dehşete düşürmek” anlamına gelen terör kavramına hukuki açıdan bakıldığında, birçok ülke terörü, çıkardıkları kanunlarla çerçevesini çizmiş ve terörle, teröristle mücadele için çeşitli tedbirler almıştır.

Terör kavramı ilk defa, “Fransız Akademi Sözlüğü” isimli çalışmanın 1789 yılında yayınlanan ekinde yer almış ve “Terör sistemi, rejimi” olarak tanımlanmıştır. Bu kavram Türkçe’yeKorkutma, tedhiş” şeklinde tercüme edilmiştir.

Terörün hedefi ve amacı 1999 tarihinde BM tarafından hazırlanan “Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme” isimli çalışmada, “Bir topluluğun gözünü korkutmak veya bir hükümeti veya uluslararası örgütü bir şey yapmaya veya yapmamaya zorlamak” şeklinde tarif edilmiştir.

Şimdiye kadar kurulan bütün terör örgütlerinin genel maksadının, “Gerçekleştirdikleri şiddet eylemleri ile korku salarak, halkta bıkkınlık ve yılgınlık duygusu oluşturup, vatandaşın devlete olan güvenini sarsmayı ve kaos ortamı oluşturmayı hedeflediği” gözlemlenmiştir.

Çoğu terör örgütlerinin arkasında ne yazık ki değişik emperyalist devletlerin olduğu açıktır. Kendi menfaatleri uğruna başka milletlerin kanını dökmekten çekinmeyen Emperyalist devletler bazen diğer devletlere isteklerini açık biçimde kabul ettiremeyince bunu örtülü olarak kurup destekledikleri terör örgütleri vasıtasıyla yapmışlardır. Bu tür terör örgütlerinin kaynağı ise uyuşturucu, insan ve silah kaçakçılığı, tehdit, şantaj, haraç, gasp, soygun ve adam kaçırma gibi faaliyetlerden oluşmuştur.

Aslında meydana geliş biçimleri ve yaptıkları etkilerden dolayı terör ve terörizmin tanımı ve kapsamı konusunda uluslararası bir fikir birliği bulunmamaktadır. Çünkü terörü destekleyenlerin her biri yapacakları tarifleri de kendi menfaatleri doğrultusunda yapmaktadırlar. Bundan dolayı bazı terör örgütleri, kendi insanlık dışı eylemlerini “özgürlük mücadelesi” olarak tanımlarken, bazı devletler veya uluslararası kuruluşlar bunları terör eylemleri olarak nitelendirmektedirler.

Yukarıda bahsedilen meseleden dolayı terör ve terörizm konularında çok değişik yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Neredeyse bütün devletler kendi menfaatleri doğrultusunda bir terör ve terörizm tanımı yapmışlar dersek herhalde mübalağa etmemiş oluruz.

Terör kavramı bizde de farklı biçimde tarifini bulmuştur. Mesela “Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlüğü” içinde, “Kamu otoritesini veya toplum yapısını yıkmak için girişilen korku ve yılgınlık saçan bütün şiddet hareketleri” olarak tarif edilmiştir.

Ülkemizde hala geçerli olan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1. Maddesinde de terör kavramının çerçevesi şöyle çizilmektedir:

“Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”

Her ne kadar yukarıdaki tarifte “cebir ve şiddet kullanarak” denilse de bugün medya kanalıyla dezenformasyon yapılarak da kitleleri büyük zararlara uğratan terör eylemleri var olmuştur. Bu anlamda terörü sadece şiddete indirgemek onu tarif etmede yetersiz kalmaktadır. Bugün ekonomik, siyasi, dijital terör çeşitleri de en az........

© Dikgazete.com