Eğitim, Öğretmen ve Zeka… I Öğretmenler Günü Eğitim/Öğretim Değerlendirilmesi…
“Öğretmen Tanrı gibidir… Misafir Tanrı gibidir… Anne baba Tanrı gibidir…”
[ Taittiriya Upanişad 1/9]
Hafızanın kanunu aşkın kanunudur; sevmediğiniz şeyi öğrenemez ve saygı duymadığınız birine öğrenci olamazsınız. Öğrencinin ve velinin tanrı olduğu bir eğitim sisteminde, eğitimde başarısızlığı tartışmak aslında anakronik bir durumdur ve hiçbir anlamı yoktur. Bir şeyi tartışmak, her zaman doğru şeyi konuşuyor olduğumuz anlamına gelmez.
Eğitimi sırf bir meslek sahibi olmak için Enderun mantığıyla yapmak aslında insanları istemedikleri ve hiçbir zaman mutlu olamayacakları bir sürece sokmak demektir. Skolastik bir mantığın gönülsüz müminleri olan öğrenciler asla tam olarak öğrenci olmayacaklar ve zorla içine sokuldukları bu süreci delmek ve inkıtaa uğratmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır.
Eğitimin temeli zorunsuz ve gönüllülük esasına göre olmalıdır.
Dinde bile zorlama yoktur, kimse inanmaya zorlanamaz; ama ideolojik deli gömlekleri ve hazır hakikat taslakları gençlere zorla giydirilmekte ve eğitim sistemi vasıtasıyla daha kolay yönetilebilir, homojen bir insan sürüsü oluşturulmaya çalışılmaktadır. Okullar devletin ıslah ve evcilleştirme çiftlikleridir.
Resmi eğitim sisteminden geçen nesillerin uslu ve itaatkâr olmaları ve kendilerine biçilen rolleri sessizce oynamaları beklenir. Eğitim aslında bir tür kişiliksizleştirme sürecidir; bir çocuğun hayret yetisini yitirmesi, korku ve endişeyle doldurulması sürecidir. Eğitim sistemimiz maalesef korku ve endişe, tehdit ve ceza üzerine kuruludur. Çünkü mecburidir ve bütün insanların eşit olduğu saçmalığına dayanır. Her çocuğun her dersi aynı seviyede ve aynı şekilde anlayabileceği şeklindeki ezber, bir tür önyargı şeklinde modern eğitimin temelini oluşturmaktadır. Hâlbuki her çocuk özeldir ve farklı bir dünyadır ve her birinin ilgileri insanların ruhları kadar sonsuz çeşitliliktedir. Eşitlik modern bir hurafedir sadece ve mekanik mantığın sıraya koyma ve sıradanlaştırma eğiliminin kaçınılmaz sonucudur…
Modern eğitim sistemi sorumsuzluğu ve vurdumduymazlığı yaygınlaştırmakta ve sorumsuz nesiller üretmektedir.
Öğrenciler sorumluluk ve görev yüzü olmayan, her iki yüzünde de sınırsız özgürlük yazan bir parayla eğitim pazarında alışveriş yapmaktadırlar. Hâlbuki sorumluluk duygusu olmayan bir özgürlük sırf hayvani bir eğilimdir ve herhangi bir ormanda bile karşılığı yoktur. Hür olmak ve özgür olmak farklı şeylerdir. Öğrencilerimiz hürdür ama bağımlıdır. Korkuya, endişeye, hazlarına ve heveslerine bağımlıdırlar. Hiçbiri kendi yüreğinin sultanı değildir. Her birinin kalbi, korku ve endişeyle istilaya uğramış virane bir ülkedir.
Öğrencileri yalnızca hayatlarını kazanabilmek için yetiştirirsek, hayatın tüm anlamını kaçırırız ve hayatı anlamak, yalnızca sınavlara hazırlanmaktan ya da matematikte, fizikte ya da tarihte yetkin olmaktan çok daha önemlidir.
Kuşlar, çiçekler, her baharda yeşillenen ağaçlar, gökyüzü, yıldızlar, nehirler ve nehirlerin bağrında yüzen balıklar… Tüm bunlar hayattır; hayat fakirler ve zenginlerdir; sınıflar, ırklar ve milletler arasındaki mücadeledir; tozlu yollar ve çamurlu sokaklardır; hayat bir nehri dinlemek ve onun öyküsünde kendi yerini hissetmektir. Hayat evrensel ezgiye katılabilmektir.
Öyleyse, eğitimin işlevi, bu yaşamın tüm süreçlerini anlamamıza yardımcı olmak olmalıdır. Bizi yalnızca bir mesleğe, bulabileceğimiz en iyi işi bulmaya hazırlamak eğitilmek değildir. Bu sadece taklit etmek ve korkularının esiri olmaktır. Ebeveynler buna güvenceye almak derler; oysa güvenli yaşamak genellikle taklit ederek, dolayısıyla korku içinde yaşamak demektir.
Şüphesiz ki eğitimin işlevi her birimizin özgür ve korkusuzca yaşamasına yardım etmek olmalıdır. Ve korku barındırmayan bir atmosfer yaratmak için; öğretmen kadar öğrencilerin de kafa yorması gerekir. Çünkü hakikati keşfedenle…
BANA AŞKLA YAŞAMAYI ÖĞRETEN ÖĞRETMENİME…
Çocukluğum… ilk gençliğim… Dağlardan inen sürülerin sesi, vadilere inen gölgeler gibiydi ömrüm… Asırlık bir sessizlik gibiydi düşlerim… Hiç kimsenin olmayan........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein