Nâzım Hikmet 123 yaşında
Nâzım Hikmet, 5 Ocak-9 Ocak 1935’te, “İt Ürür, Kervan Yürür” başlıklı iki yazıyla ona saldıran gericilere seslenerek mahpus Nâzım’la Orhan Selim’i konuşturur. Hilafetin kaldırılmasından, din baskılı kurumların kapatılmasından, öğretim birliğinin sağlanmasından on yıl sonra devrim karşıtları özellikle Nâzım gibi hapiste eli kolu bağlı sandıklarına saldırarak devrim karşıtlığını sürdürmektedir. Ne ki eli kolu bağlı olan Nâzım değil, saldırganca yazmayı, konuşmayı sürdürenlerdir. Nâzım, “(…) Ben bu yazıları yazarken, bu ülkede de yürüyen kervanların ardından ürüyenler olduğunu bilirdim. Bir devrim bakımından yapılan her sıçramada kulakların, karanlıklardan gelen ürümelerle dolduğunu duymayacak kadar sağır değilim” der, ekler: “(…) Bütün bunları bilirdim. Ve yine bilirdim, beklerdim ki, ‘it ürür kervan yürür’ diye bir yazı yazdığım vakit karanlıklarda yeşil sarıklar kımıldanacak, hacıyağı kokan çember sakallar sıvazlanacak. Bildiğim beklediğim oldu. Yalnız bir ayrılıkla: Açıktan açığa, ‘İstemezük’ diyecekleri yerde, ben, Akşam gazetesinden ‘kalemi ile geçinen mekanik işçi’ Orhan Selim, dolambaçlı bir yoldan basamak yapıldı. Bütün bir yeryüzü tarihini,........© Cumhuriyet
