menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İyimserlik önyargısı

24 11
12.05.2025

İnsanlık doludizgin felaketlere doğru ilerlerken bunların farkına varmayabiliyor. Gelecekle ilgili pembe düşler kurmasa da bazen tehlikeleri sezse de bunların bir şekilde hallolacağı kanaati ağır basabiliyor.

Bunun en göze batan iki örneği, 20. yüzyılda yaşanan iki korkunç boğazlaşmanın, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının öncesinde özellikle Batı’da gözlemlenen manzaralardır.

Birinci Dünya Savaşı’nın tarihin ilk topyekûn savaşı, ilk büyük kırımı olabileceğini çok az kişi öngörebilmiş, onların sesi de genel gürültü içinde pek duyulmamış, savaş çıksa bile çok sınırlı bir alanda ve birkaç ay içinde biteceği görüşü kamuoyuna egemen olmuştur.

İkinci Dünya Savaşı öncesinde de Hitler’in başında olduğu Nazi Almanya’sının adım adım yürüyüşü de benzer bir “Bir şey olmaz” tavrıyla, tehlike karşısındaki devekuşu gibi başını kuma gömerek karşılanmıştır.

Gerek tarih kitapları gerekse filmler ve belgeseller bu aymazlık, bu hem fark edip hem fark edememe, inanmak istememe hali hakkında ibret verici örneklerle doludur.

Ünlü Alman yönetmen Michael Hanecke’nin 2009’da çektiği çok ödüllü filmi “Beyaz Kurdele”, 1913 Almanya’sında bir köyde yaşanan tuhaf ve ürkütücü kazalardan yola çıkar. Filmde anlatılan küçük köy topluluğu yaşanan bu kazalara rağmen her........

© Cumhuriyet