Düşünsel oluşum
İnsan olmanın ölçüsü düşünebilmektir, duyumsama güdüsüdür. Kendimizi düşünmeye zorlayamayız. Düşünme bellekte, düşünsel oluşum kendiliğinden doğar. Düşünmenin oluşumunda bilgi kaynaklarımızı beslemek yatar. O da okuyarak, sanatsal alanlardan beslenerek gerçekleşir.
José Saramago, bir yazısında düşünmeyi kafamızın içinde kendi etrafında dönen bir yumağa benzeterek dönen yumağın kimi yerde gevşek, kimi yerde sıkı olduğunu söylüyor. Onunla kalmıyor Saramago, düşünsel oluşumun tanımını da yapıyor:
“Düşünce gölgeye benzer, kendi başına iyi ya da kötü olduğu bilinmez, düşünenin yapıp ettiklerine bakmalı.”
Einstein da sözü dolaştırmıyor. Düşünceyi bilim mantığı doğrultusunda insanda var olan canlı örneklerle pekiştirerek tanımlıyor:
“Eğer bir adam marşla uyum içinde yürüyebiliyorsa o değersiz bir yaratıktır. Kendisine yalnızca bir omurilik yetebileceği halde, her nasılsa yanlışlıkla bir beyni de olmuştur. Uygarlığın bu kara lekesi en kısa sürede yok edilmelidir” diyerek düşünsel eksikliğin nereden doğduğunu yaşamın içinden seçiyor:........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein