menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Geleceğin üreticilerine örnek tasarımlar

8 0
10.06.2025

Benim kendisi ile tanışmam ise "Evim Yuva" sergisi sayesinde oldu. İstanbul’daki bağımsız sanat mekânı BENTA’da sergilenen iki heykelini çocukluğunun geçtiği evden ilham alarak üretmiş. Fiberglas, çelik, elektronik devre gibi malzemeler kullanarak yapılan bu heykeller kolay kolay hiçbir yerde göremeyeceğiniz türden heykeller. Zaman algınızı tümüyle değiştiriyor. Başka bir boyuta geçmişsiniz gibi hissediyorsunuz ve yaşamın gerçekliğini yeniden sorgulamaya başlıyorsunuz.

Basın bülteninde bu sergi için "sanatçının çocukluğunun geçtiği, mekanik düzeniyle hatırında kalan evi temel aldığı" yazıyor. Ancak ev tanımı burada yeniden sorgulanıyor ve bir de bültende şöyle bir cümle yer alıyor: "Sergi, sanatçının kişisel hafızasıyla teknolojik bir düzen arasında kurduğu köprü üzerinden hem içsel hem de dışsal gerçekliklere ışık tutuyor."

Hem eğitimi, hem kariyeri, hem de ürettikleri ile ilgimi çeken görsel sanatçı Barış Çavuşoğlu ile İlk kişisel sergisi "Evim Yuva" üzerine biraz konuştuk..

1) Günseli Yalçınkaya bu sergi için "..Çavuşoğlu’nun iyi yağlanmış bir makineye benzettiği çocukluğunun geçtiği evden ilhamla oluşturulan sergi.." diye bahsetmiş ve de sergide bahsi geçen evi, korunma ve sığınma mekanı olarak tanımlamış. Yazının sonunda ise senin şu ifadene yer vermiş:
“İradi olarak yapılandırılmış bu sistemin sonsuza dek sürdürülemeyeceğinin bilincinde olsam da bir çocuk olarak bünyesindeki rolümü pervasızca benimsemeyi seçiyorum.” Fazla kişisel olmazsa nasıl bir çocukluktu seninkisi? Nasıl bir ev, nasıl bir yuvaydı sizinkisi? (Uzun süre ailenle mi yaşadın yoksa erken bir yaşta mı onlardan ayrıldın?)

Çocukluğumu Ankara’nın dışında, şehir merkezinden uzak bir banliyö sitesinde geçirdim. Pek çok genç ailenin birlikte yaşadığı bu sitede hem çocuklar hem de ebeveynler birlikte büyüdü diyebilirim. Sitenin kalabalıktan uzak ve kendi içinde güvenli yapısı, bir çocuğun gözünden küçük bir ada hayatı gibi geliyordu. İçinde berberi, manavı, marketi olan küçük bir çarşısı; engebeli ve yeşil yapısı sayesinde çocuklar için bolca oyun alanı vardı. Büyüdüğüm ev ise neşeli ve sevgi doluydu. Ailemle 18 yaşıma kadar yaşadım, ardından üniversite eğitimi için Londra’ya taşındım. Yaklaşık on yıl boyunca Londra, Berlin ve Los Angeles’ta yaşadıktan sonra şimdi Ankara ve İstanbul arasında geçen bir yaşam sürdürüyorum.

2) Sergide fiberglas, çelik, elektronik devre gibi malzemelerden üretilmiş olan iki ana heykelin yer alıyor. Bu heykellerin hikayesini biraz detaylıca anlatma şansın olabilir mi? Tam olarak neyi anlatıyorlar? Yaparken ne kadar süreni aldılar?

Sergideki iki ana heykel, fiberglass, çelik ve elektronik devreler gibi malzemelerle üretildi. Bu heykeller, çocukluğuma ait güvenli yapının dışında kalan çatışmaları temsil ediyor. Sergi mekânı ince ve uzun camlarla çevrili bir alan olarak kurgulandı; bu çitlerin ölçüsü izleyiciyi fiziksel olarak küçültüp bir çocuk gibi hissettirmek üzerine tasarlandı. İçerideki alan, çocukluğumu ve o döneme ait güvenlik hissini temsil ediyor. Dışarıda kalan büyük fiberglass heykel ise, o tanımlı ve sevgi dolu sisteme karşı bir tür “borç ödeme” olarak görülebilir. Bir çocuk olarak içinde büyüdüğüm sistemin sınırlı ama güvenli yapısını sahiplendiğim için, dış dünyaya ait yaratıları özveri ile yapabiliyorum. Heykellerin yaklaşık altı ay süren bir tasarım ve üretim süreci oldu. Bu sergi, aynı zamanda daha önce denemediğim üretim yöntemlerini öğrenmek için bana bir motivasyon sağladı. PCB tasarımı, dizgisi ve........

© CNN Türk